Genç Afgan çift, geçen yıl Amerikan birliklerinin kaotik geri çekilmesinin ortasında kız bebeklerini sıkıca tutarak Kabil’deki havaalanına koşmuştu.
Bebek, iki yıl önce, anne babasını ve beş kardeşini öldüren bir ABD askeri saldırısının enkazından sağ kurtarılmıştı. Bir ABD askeri hastanesinde aylar geçirdikten sonra, kuzeni ve onun eşiyle birlikte yaşamaya başlamıştı; çift yeni evliydi. Şimdi ise aile, ABD Deniz Kuvvetleri avukatı Joshua Mast’ın yardımıyla daha fazla tıbbi tedavi için Amerika Birleşik Devletleri’ne gelmişti.
Ağustos 2021’in sonlarında bitkin Afganlar Washington DC’deki havaalanına vardıklarında, Mast onları uluslararası gelen hattından çıkardı ve geçen ay açtıkları davanın teftiş memuruna götürdü. Çift, Mast’ın çocuğa bir Afgan pasaportu sunduğunda şaşırdıklarını söyledi. Ama onları soğuktan koruyan, belgede yazılı olan son isim Mast’tı.
Bunu bilmiyorlardı ama yakında bebeklerini kaybedeceklerdi.
Federal dosyalarda sunulan mektuplar, e-postalar ve belgeler, deniz piyadesi Mast’ın ABD Silahlı Kuvvetleri’ndeki statüsünü kullandığını, üst düzey Trump yönetim yetkililerine başvurduğunu ve bebeği evlat edinmek için küçük kasaba mahkemelerine başvurduğunu, Afgan çiftin ise bebeği tüm bunlardan 11.000 kilometre habersiz olarak ABD’ye getirdiğini gösteriyor.
Şimdi 3 buçuk yaşında olan küçük kız, en az dört davadan oluşan yüksek riskli bir karmaşanın ortasında. Onu geri almak için yanıp tutuşan Afgan çift, Joshua Mast ve karısı Stephanie Mast’a dava açtı. Ancak Mastlar, çocuğun yasal ebeveynleri olduklarında ve onu korumak için takdire şayan davrandıklarında ısrar ediyorlar. Aile bir federal yargıçtan Afgan çiftin açtığı davayı reddetmesini bile istediler.
Bu konuda çileyi ise başka bir ülkenin vatandaşını kaçırma girişiminin askeri ve dış ilişkilere önemli ölçüde zarar verebileceğini iddia eden ABD Savunma, Adalet ve Dışişleri bakanlıkları çekti. Bu durum aynı zamanda, şiddetli bir ABD saldırısından sağ kurtulan, aylarca hastanede yatan ve Afganistan’dan kaçan bir çocuğun kısa yaşamını iki aile arasında bölmek zorunda kalması anlamına da geldi, her aile de şimdi onu istiyor.
Afgan çift ABD’ye geldikten beş gün sonra, Mast’ın elindeki velayet evrakları ile gelerek bebeği alıp götürdüğünü söylüyorlar.
Bu sırada Afgan kadın dizlerinin üstüne çöküp Amerikan deniz piyadesine bebeğini geri vermesi için yalvardı. Kocası, Mast’ın kendisine aylardır ‘kardeşim’ diye seslendiğini söyledi; bu yüzden ona şefkatli biri gibi davranması için yalvardı. Afgan ailenin mahkeme belgelerindeki ifadelerine göre deniz piyadesi Mast ise Afgan erkeği itti ve ona tekme attı.
Bu bir yıldan fazla bir süre önceydi. Afgan çift küçük çocuğu o zamandan beri görmedi.
Associated Press’e konuşan Afgan kadın, “Onu götürdükten sonra gözyaşlarımız hiç durmadı” dedi. “Şu anda sadece ölü bedenleriz. Kalbimiz kırık. Onsuz bir gelecek planımız yok. Yemeğin tadı yok ve uyku bizi dinlendirmiyor.”
Enkazdan kurtarılan
Bebeğin hikayesi, Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası kapsamında elde edilen yüzlerce sayfa yasal dosya ve belgenin yanı sıra, AP’nin araştırmasında gerçekleştirilen röportajlarda ortaya çıkıyor.
Eylül ayında açılan federal davada Afgan aile, Mastları hürriyeti tahdit, komplo, dolandırıcılık ve saldırı ile suçluyor. Aile, mahkemeden Afganistan’daki akrabalarının güvenliği nedeniyle kimliklerini gizli tutmasını istedi ve aile isimlerinin açıklanmaması koşuluyla AP ile iletişime geçti.
Mastlar, Afgan ailenin iddialarını kendi ailelerinin bütünlüğüne yönelik “çirkin, haksız saldırılar” olarak nitelendiriyor. Mahkeme dosyalarında “çocuğu fiziksel, zihinsel veya duygusal zararlardan korumak için” çalıştıklarını iddia ediyorlar. Afgan çiftin “yasal ebeveynleri olmadığını” söylüyorlar ve Mast ailesinin avukatı, Afgan ailenin bebekle akraba olup olmadığının bile şüpheli olduğunu iddia ediyor.
Mast’ın avukatları, “Joshua ve Stephanie Mast, büyük kişisel harcamalar ve fedakarlıklarla, küçük çocuğun ihtiyaç duyduğu tıbbi bakımı almasını sağlamaktan ve ona sevgi dolu bir yuva sağlamaktan başka hiçbir şey yapmadılar” diyerek aileyi savunuyor.
Bebeğin kimliği mahkeme tarafından gizli tutuldu, yalnızca Baby L veya Baby Doe olarak isimlendirildi. Afgan çift bebeğe bir Afgan ismi vermişti; Mastlar ise ona bir Amerikan ismi verdi.
Aslen Floridalı olan Joshua Mast, Lynchburg, Virginia’daki evanjelik bir Hıristiyan koleji olan Liberty Üniversitesi’ne gitti. Stephanie ile evlendi. 2008 yılında mezun oldu ve 2014 yılında hukuk diplomasını aldı.
2019’da Joshua Mast geçici bir görevle Afganistan’a gönderildiğinde, küçük bir kırsal Virginia kasabası olan Palmyra’da oğullarıyla birlikte yaşıyorlardı. Mast, ABD Deniz Piyadelerinde yüzbaşı rütbesi ile Federal Hukuk ve Askeri Operasyonlar Merkezi için askeri avukatlık yapıyordu.
ABD Deniz Piyadeleri, diğer federal yetkililerle birlikte yaşanan durumla ilgili kamuoyuna açıklama yapmayı reddetti.
2019 Eylül ayı, yalnızca ilk haftada 110’dan fazla sivilin öldürüldüğü Afganistan’daki tüm ABD işgalinin en ölümcül aylarından biriydi.
6 Eylül 2019’da ABD ücra bir kırsal yerleşime saldırdı.
Bu olayla ilgili hiçbir ayrıntı kamuya açık değil, ancak mahkeme belgelerinde Mast, gizli raporların ABD hükümetinin yabancı bir savaşçıyı “yakalamak veya öldürmek için özel operatörlerle dolu helikopterler gönderdiğini” gösterdiğini iddia ediyor. Mast, hedefteki kişinin teslim olmak yerine intihar yeleğini patlattığını iddia ediyor. Odadaki altı çocuktan beşinin öldürüldüğünü ve annelerinin tutuklamaya direnirken vurularak öldürüldüğünü söylüyor.
Afgan çiftin avukatları Sehla Ashai ve Maya Eckstein, Mast’ın ifadelerine itiraz ediyor. Bebeğin ebeveynlerinin aslında herhangi bir terörist grupla bağlantısı olmayan çiftçiler olduğunu söylüyorlar. Ve olayı, iki masum sivilin ve beş çocuğunun ölümüne neden olan bir trajedi olarak nitelendiriyorlar.
Ancak her iki taraf da ortalık yatışınca ABD birliklerinin ağır yaralı bebeği enkazdan çıkardığı konusunda hemfikir. Bebeğin kafatasında ve bacağında kırık ve ciddi yanıklar vardı.
Yaklaşık 2 aylıktı.
Mast, bebeği “terör kurbanı” olarak nitelendiriyor. Avukatı ise, bebeğiin “mucizevi bir şekilde hayatta kaldığını” söyledi.
'Doğru şeyi yapmak'
Bebek, askeri bir hastaneye kaldırıldı ve burada Savunma Bakanlığı’nın bakımına verildi.
Uluslararası Kızıl Haç Komitesi, AP’ye, Afganistan hükümetiyle birlikte ailesini aramaya başladıklarını, genellikle yetersiz ve eksik kayıt tutulan ülkenin kırsal kesimlerinde bunun ağır ilerleyen bir süreç olduğunu söyledi. İlk başta, bebeğin adını bile bilmiyorlardı.
Bu arada Mast, onu ABD’ye götürmeyi ‘agresif’ bir şekilde savunduğunu söyledi. Mahkemede sunulan belgelere göre, birkaç ay boyunca dönemin Başkan Yardımcısı Mike Pence’in ofisine mektup yazdı. Ordudaki meslektaşlarının Bagram Havaalanı’na Şükran Günü ziyareti sırasında Başkan Donald Trump ile bebek hakkında konuşmaya çalıştığını söyledi. Mast ayrıca, iki hafta içinde o zamanki Beyaz Saray’dan Mick Mulvaney’den bebeğin tıbbi nedenle tahliye edilmesi ve ‘güvenli bir ortamda tedavi edilmesi’ için dört talepte bulunduğunu söyledi.
Mast ailesi, muhafazakâr Hıristiyan hukuk grubu Liberty Counsel’in avukatı olan Joshua’nın kardeşi Richard Mast tarafından temsil edilmesine rağmen ve Richard Mast bu davaya karışmadığını söyledi. Mast ailesinden hiç kimse, tekrarlanan görüşme taleplerine yanıt vermedi.
Askeri yetkililere gönderilen e-postalarda Mast, Pence’in Kabil’deki ABD Büyükelçiliğine bebeği ABD’ye götürmek için ‘her türlü çabayı göstermesini’ söylediğini iddia etti. Mast, e-postalarını İncil’in Korintliler kısmından yaptığı alıntı ile imzaladı: “Sadece O’nun varlığı için yaşayın, çünkü hepimiz Mesih’in yargı kürsüsü önüne çıkmak zorundayız.”
Pence’in sözcüsü Marc Short, yorum taleplerine yanıt vermedi.
ABD Büyükelçiliği’nin Pence’in ofisinden hiç haber almadığını söyleyen bir Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, durum hakkında alenen konuşma iznine sahip olmadıkları için anonim olarak konuşmak istedi. Ancak bebeği ABD’ye gönderme olasılığı hakkında oldukça sıra dışı sorular almaya başladılar. Diplomatlar, ABD’nin onu öylece alıp getirebileceği varsayımı ile sarsıldı; bebeğin Afganistan’a ait olduğuna inanıyorlardı.
Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, “İşlerin yolunda gitmediğinin farkındaydım, ancak bu beni doğru şeyi yapmaya daha kararlı yaptı” dedi.
Bebeğin kurtarılmasından yaklaşık altı hafta sonra, ABD Büyükelçiliği Kızıl Haç, Afgan hükümeti ve Mast dahil Amerikan ordusunun temsilcilerinin katıldığı bir toplantı çağrısında bulundu. Dışişleri Bakanlığı, herkesin konumunu anladığından emin olmak istedi: Uluslararası insancıl hukuka göre ABD, bebeği en yakın akrabasıyla birleştirmek için mümkün olan her şeyi yapmak zorundaydı.
Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, toplantıda Mast’ın evlat edinme hakkında soru sorduğunu söyledi. Afganistan Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’ndan katılımcılar, Afgan yasa ve geleneklerine göre bebeği biyolojik ailesinin yanına yerleştirmek zorunda olduklarını açıkladılar. Bu işe yaramazsa, Afgan Çocuk Mahkemesi uygun bir vasi belirleyecekti.
Amerikan evlat edinme kavramı Afganistan’da bile yok. İslam hukukuna göre bir çocuğun soyu kesilemez ve mirası kutsaldır. Evlat edinme yerine kafala adı verilen bir vesayet sistemi, Müslümanların yetimleri evlat edinmelerine ve çocuğun adını veya soyundan vazgeçmeden aileleri gibi büyütmelerine izin veriyor.
Afganistan’dan Amerikalıların evlat edinmeleri nadirdir ve yalnızca Afgan asıllı Müslüman-Amerikalı aileler için mümkündür. Dışişleri Bakanlığı, son on yılda Afganistan’dan 14 Amerikalının evlat edindiğini kabul etti, son iki yılda ise bu sayı sıfır.
Ancak Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, büyükelçilik toplantısından iki gün sonra, Afganistan’daki ünlü Amerikalı bir avukat olan Kimberley Motley’den Kabil’deki ABD yetkililerine bir mektup gönderildiğini söyledi. Motley, bu bebeği evlat edinmek isteyen isimsiz, endişeli bir Amerikan vatandaşını temsil ettiğini yazdı. Motley, AP tarafından yapılan röportaj teklifini reddetti.
Mast, Amerikalı politikacılara yaptığı çağrılara da devam etti. Yetkili, ABD Büyükelçiliğinin Kongre çalışanlarından bebek hakkında bilgi almaya başladığını ve diplomatların bir askeri generalle görüştüğünü söyledi.
Mast’ın dosyada yazdığına göre general, askeri personele “dava hakkında medyaya konuşmayı yasaklayan bir emir” verdi ve “kimse onun adına avukatlık yapmayacak” dedi.
Ama Mast pes etmeye hazır değildi.
Dünyanın öbür ucunda
Mastlar, dünyanın dört bir yanında bir çözüm aradılar.
Bebeği “savaş alanından kurtarılmış vatansız bir küçük” olarak nitelendirerek yerel Çocuk ve Aile İlişkileri Mahkemesine dilekçe verdiler. Kasım 2019’un başlarında bir yargıç onlara yasal velayet verdi. Bu yargıcın adı kamuya açık değil çünkü çocuk kayıtları Virginia’da mühürlü.
Birkaç gün sonra, bir yabancı doğum belgesi, Joshua ve Stephanie Mast’ı ebeveyn olarak listeledi.
ABD Büyükelçiliği, Mast’ın gözaltına alındığını duydu. Askeri avukatlar, Dışişleri Bakanlığı yetkilisine göre, Deniz Kuvvetlerinin Afganistan’ın yargı yetkisinden feragat etmesi durumuna hazırlandığını, ancak bebeğin ailesinin aranmasına müdahale edilmeyeceği konusunda onlara güvence verdi.
Gözaltı emri, Mast’ın, bir duruşma tutanağına göre görevden alınan Cumhurbaşkanı Eşref Ghani’nin “birkaç gün içinde” çocuk üzerindeki yargı yetkisinden feragat etmeyi kabul ettiği iddiasına dayanıyordu. Feragat asla gelmedi.
AP’ye gönderilen bir e-postada, Ghani’nin eski genelkurmay başkan yardımcısı Suhrob Ahmed, “Afgan yargı yetkisinden feragat edildiği iddia edilen bu beyana dair bir kayıt bulunmadığını” söyledi. Ahmed, kendisi ve Cumhurbaşkanlığı İdari Ofisi başkanının, gerektiği gibi mahkeme sisteminden geçen böyle bir talebi hatırlamadığını söyledi.
Yine de, Virginia eyaletinden Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası talebiyle elde edilen kayıtlara göre bebeği evlat edinmeyi planladılar. Richard Mast, Başsavcının ofisine Kasım 2019’da Mast’ların “yasal olarak mümkün olan en kısa sürede evlat edinme başvurusunda bulunacağını” yazdı.
Bu arada, Joshua Mast bebeği Savunma Bakanlığı sağlık sistemine kaydettirdi, ABD Uluslararası Evlat Edinme Kliniğinden randevu aldı ve Afganistan’dan tahliye edilmesini istedi.
Sonra bir sürpriz geldi: Kızıl Haç, bebeğin ailesini bulduklarını söyledi. Bu sırada bebek yaklaşık beş aylıktı.
2019’un sonlarında, Afgan yetkililer ABD Büyükelçiliğine bebeğin amcasının kimliğinin tespit edildiğini söyledi ve mahkeme kayıtlarına göre bebeğin amcası oğlu ve gelininin çocuğu almak için en uygun kişiler olduğuna karar verdi. Henüz çocukları olmayan genç, eğitimli yeni evlilerdi ve hastanelere erişimi olan bir şehirde yaşıyorlardı.
Genç adam bir tıp ofisinde çalışıyordu ve Afganistan’da alışılmadık bir şekilde karma bir okul işletmişti. Karısı, liseden sınıfının birincisi olarak mezun oldu ve İngilizce de dahil olmak üzere üç dilde akıcı konuşabiliyordu. Görücü usulü evlenen birçok Afgan’ın aksine aşk için evlenmişlerdi.
Mast, yeni bulunan amca hakkında şüphelerini dile getirdi, mahkeme kayıtlarında onu “milliyeti bilinmeyen isimsiz bir kişi” olarak nitelendirdi ve bebeği amcaya teslim etmenin “doğal olarak tehlikeli” olduğunu iddia etti.
Tahliye talebinde bulunduğu ABD askeri ofisine gönderilen e-postalarda Mast, 150 sayfadan fazla gizli belge okuduğunu iddia etti ve çocuğun “vatansız bir küçük” olduğu sonucunu çıkardı. Avukatı, Mast’ın hiçbir ülkenin vatandaşı olmayan teröristlerin kızı olduğuna inandığını söyledi. Ayrıca, ailesiyle tekrar bir araya gelirse, bebeğin çocuk asker veya intihar bombacısı yapılabileceğini, seks ticaretine satılabileceğini, bir ABD askeri saldırısında vurulabileceğini veya kız olduğu için taşlanabileceğini iddia etti.
Ancak Afganistan tereddüt etmedi: çocuk Afgan vatandaşıydı.
Dışişleri Bakanlığı yetkilisine göre, Mast’ın avukatı ABD Büyükelçiliğine bebeği teslim etmemeleri konusunda uyaran bir ihtarname gönderdi. Ancak 26 Şubat 2020’de Masts, ABD’nin o zamanlar yaklaşık 8 aylık olan bebeği ertesi sabah erkenden başka bir Afgan şehrindeki ailesine vermek için bir uçağa bindirmeye hazırlandığını öğrendi.
Richard Mast tarafından temsil edilen Mastlar, Virginia’daki bir federal mahkemede Savunma ve Devlet sekreterlerine dava açarak onları durdurmak için acil bir yasaklama emri istedi. Mastlar, kendilerinin bebeğin “yasal daimi yasal koruyucuları” olduklarını iddia etti.
Saatler içinde, ikisi Adalet Bakanlığından ve ikisi ABD Avukatlık Bürosundan olmak üzere dört federal avukat telefondaydı ve Richard Mast Federal Yargıç Norman Moon’un ofisindeydi.
Richard Mast, bebeğin “acı çekmeye mahkûm edilmemesi” gerektiğini söyledi. Afgan hükümetinin, buldukları ailenin çocukla gerçekten akraba olduğunu doğrulamak için DNA testi yapmadığından şikâyet etti.
Ancak Adalet Bakanlığı avukatları, Afgan hükümetinin aileyi nasıl denetleyeceğini belirleme hakları olmadığını ve bir asırdan fazla bir süredir savaş bölgelerinde akrabaları bir araya getiren Kızıl Haç’ın bunun doğru şekilde yapıldığını doğruladığını söyledi. Ayrıca, federal hükümetin avukatları, Mastların eyalet mahkemesinden gelen gözaltı belgelerini “yasadışı”, “son derece kusurlu ve yanlış” ve “hiç olmamış yanlış bir temele dayanarak çıkarılmış” olarak nitelendirdi – bu yanlış temel Afganistan’ın yargı yetkisinden feragat edeceğiydi.
Yargıç Moon, Richard Mast’a sordu: “Müvekkiliniz çocuğu evlat edinmek istemiyor mu?”
“Hayır efendim,” diye yanıtladı Mast. “Tıbbi tedavisini Amerika Birleşik Devletleri’nde yaptırmak istiyor.”
Adalet Bakanlığı avukatları, ABD’nin uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiğini savundu. Avukat Alexander Haas bunu basitçe şöyle ifade etti: Başka bir ülkenin vatandaşını ABD’ye götürmek, “askeri ve dış ilişkiler çıkarlarımız üzerinde potansiyel olarak derin etkileri olacaktır.”
Yargıç Moon, Mastlar aleyhine karar verdi ve bebek Afganistan’da kaldı.
Ertesi gün biyolojik ailesiyle birleşti. Afgan çift sevinçten ağladı.
Genç Afgan adam, “Ailesine canlı döneceğini düşünmemiştik” dedi. “Hayatımızın en güzel günüydü. Uzun bir aradan sonra tekrar bir aileye sahip olma şansı buldu.”
Ekstra bir hassasiyet ölçüsü
Afgan çift, Afganistan’daki yeni evinde aylar geçtikçe kızın ellerine kına boyamayı ve yeni kıyafetler giymeyi çok sevdiğini söyledi. Her zaman yeni annesinin makyajını yapmak ya da saçını taramak isterdi.
Kadın, “Allah’ı, elbiseleri, yemek isimlerini biliyordu” diye yazdı.
Daha önce yaşadığı tahmin etmesi güç trajedi nedeniyle ekstra bir hassasiyetle Afgan çift ona öz kızlarıymış gibi baktı.
Genç adam, “İstediği bir şeye sahip olamayacağını hissetmesini asla istemedik” dedi.
Bu arada Mast, çocuğun “nesnel olarak tehlikeli bir durumda” olduğundan endişelenmeye devam etti, Richard Mast mahkeme belgelerinde yazdı. Motley mahkeme kayıtlarında, Mastların Avukat Kimberley Motley’den ailenin izini sürmesini istediğini ve çocuğun ABD’de tıbbi tedavi görmesini istediğini söylediğini söyledi.
Motley, bebeğin yeni evine yerleştirilmesinden yaklaşık bir hafta sonra, Mart 2020’de Afgan aile ile temasa geçti. Bir yıl boyunca Motley, çocukla ilgili güncellemeler istedi ve ara sıra fotoğraf istedi. Temmuz ayında, bebeğin ilk doğum günü civarında çift, Motley’ye çocuğun mayo giymiş, gülümseyen ve sığ bir havuzda sıçrayan bir fotoğrafını gönderdi.
Aynı zamanda, Mastların evlat edinme davası, Virginia, Fluvanna County’deki mahkeme sisteminde hala dolanıyordu. Aralık 2020’de eyalet mahkemesi, federal bir davaya göre çocuğun “bu zamana kadar öksüz, belgesiz, vatansız bir küçük olarak kaldığı” bulgusuna dayanarak Mastlara nihai bir evlat edinme emri verdi. Fluvanna İlçe Devre Mahkemesi Başkanı Yargıç Richard E. Moore, davaların nasıl ilerlediğine ilişkin netlik için tekrarlanan taleplere yanıt vermedi.
Uluslararası evlat edinme avukatları şaşkına döndü.
Evlat edinme ve göçmenlik avukatı Irene Steffas, “Orada ‘hayır, hayır, hayır, kızımızı istiyoruz, küçük kızımızı istiyoruz’ diyen akrabalarınız varsa, konu kapanmıştır” dedi. “Konu o ülkenin vatandaşı olan bir çocuk olduğunda ABD’nin başka bir ülkeyle sorun yaşamasına imkân yok” dedi.
Uluslararası evlat edinme konusunda uzmanlaşmış bir Virginia avukatı olan Karen Law, eyalet yasasının, akredite bir kurumun altı ay boyunca üç kez ziyaret etmesini ve bir evlat edinme kesinleşmeden önce bir rapor derlemesini gerektirdiğini söyledi. Çocuk ziyaretler için orada olmalı – ama bu bebek binlerce kilometre uzaktaydı.
10 Temmuz 2021’de, bebeğin ikinci doğum günü civarında Motley, Afgan asıllı bir Baptist papaz olan çevirmen Ahmed Osmani’nin yardımıyla, Afgan çift ile Joshua Mast arasındaki ilk telefon görüşmesine aracı oldu. Mast, Afgan çifte, çocuğu tıbbi bakım için Amerika Birleşik Devletleri’ne göndermezlerse, “kör, beyin hasarlı ve/veya kalıcı olarak fiziksel engelli” olabileceğini söyledi.
Ama şimdi onu yetiştiren, tıp alanında çalışmış olan Afgan adam, onun yanık izlerinin, bir bacağındaki yaralanmanın ve gizemli alerjik reaksiyonların, Mast’ın tarif ettiği gibi yaşamı değiştiren bir durum olduğunu düşünmüyordu. Çift, bebeği Amerika Birleşik Devletleri’ne göndermeyi reddetti.
Kadın hamileydi ve bu kadar uzun bir uçuşun riskinden endişe ediyordu. Mast’a bebeği tedavi için Pakistan’a veya Hindistan’a götürüp götüremeyeceklerini sorduklarını söylediler.
Dava dosyalarına göre cevap hayırdı. Görüşmeler aylarca devam etti. Tercüman Osmani, kendisini sanık olarak nitelendiren davaya göre Mastlara kefil oldu ve onları kibar ve güvenilir olarak nitelendirdi.
Osmani, yorum taleplerine yanıt vermedi. Bir federal yargıçtan davayı düşürmesini istedi ve asla kimseyi aldatmadığını söyledi. O sadece bir “tercüman”dı.
Avukatları şöyle yazdı: “Hiçbir iyilik cezasız kalmaz.”
'Karanlık bir cezaevinde yaşamak'
2021 yazının sonlarında, Taliban Afganistan’da yönetimi ele geçirdi. Mast, bebeği “ülke çökmeden önce” ABD’ye getirmek için aileyle temasa geçtiğini söyledi. “Başka bir şansları olamayacaklarından son derece endişeli olduğunu” söyledi. Çift kabul etti.
Mahkeme kayıtlarına göre, Mast, Afgan aile ve tercüman Osmani’nin akrabaları için özel vize başvurusunda bulundu. Afgan çifti, “ABD ordusuna bağımlı” bir bebek için eskort olarak nitelendirdiler.
ABD yetkililerine mahkemeye gönderilen bir e-postada Mast, Osmani’nin “Bir ABD Deniz Kuvvetlerine… Afgan bir çocuğu evlat edinmede çok yardımcı olduğunu” yazdı.
Kısa süre sonra, Afgan aile günlerce süren ABD yolculuğuna başladı Joshua Mast onlara avukatları olduğunu söylemelerini söyledi.
“Belgeleriniz hakkında konuşmak isteyen olursa, onlara şu metni gösterin: Ben Binbaşı Joshua Mast, USMC. Ben bir Yargıç Avukatım…”, davalarında, Mast onlara ABD makamlarıyla nasıl başa çıkılacağına dair ayrıntılı talimatlar gönderdiğini söylüyor.
Aile bir mola için Almanya’ya geldiğinde, Joshua Mast ve karısı onları hava kuvvetleri üssünde karşıladı. İlk kez yüz yüze tanışmışlardı.
Almanya’da, Masts, bebeği kendileriyle ayrı seyahat etmesini sağlamak için Afgan ailenin odasını üç kez ziyaret etti ve “yürümeye başlayan çocuğun Amerika Birleşik Devletleri’ne bu şekilde girmesinin daha kolay olacağı konusunda ısrar etti”. Afgan çift kızı gözlerinin önünden ayırmayı reddettiler.
Afganlar nihayet Amerika Birleşik Devletleri’ne indiklerinde, çocuğun Afgan belgelerine sahip olamayacak kadar küçük olduğunu açıklamaya başladılar. İşte o zaman Joshua Mast’ın bir Afgan pasaportu çıkardığını iddia ediyorlar.
Fotoğrafta çocuğun havuzdaki fotoğrafı vardı, ancak arka planı değiştirilmişti, bir gömlek eklenmiş ve saçlarını düzeltilmişti. Mast, Afganlara, tıbbi bakım almanın daha kolay olması için, dava iddialarına göre pasaportunda isminin olması konusunda “sessiz kalmalarını” söyledi.
Davaya göre Afgan çift, Mast tarafından belirtilen bir yer olan Fort Pickett Ulusal Muhafız Ordusu üssüne götürülmek istedi. Binlerce Afgan mülteci geçici olarak orada barındırıldı.
Kısa bir süre sonra, askerlerin odalarına geldiğini ve hareket edeceklerini söylediklerini söylediler. Mahkeme kayıtlarına göre, minibüsün arkasına garip bir kadın oturdu.
Minibüs tanımadıkları bir binaya yanaştı, burada kendisine sosyal hizmet görevlisi diyen bir kadın, Mastların kızın yasal koruyucusu olduğunu söyledi. Kafası karışan ve korkan çocuk ağladı ve çift yalvardı.
Ama hiçbir işe yaramadı. Davaya göre, Mast bebeği karısının beklediği arabasına götürdü.
Onu kaybetmişlerdi.
Mastlar davaya verdikleri sıkça düzeltilmiş yanıtlarında, çocuğun “velayetini aldıklarını” kabul ediyorlar; evlat edinme kararlarının geçerli olduğunu ve yanlış bir şey yapmadıklarını savunuyorlar.
Richard Mast da Afgan ailenin davasında sanık olarak gösteriliyor. Kardeşinin çocuğu evlat edinmesinin “özverili” bir davranış olduğunu hem çocuğu hem de onu geri almak için savaşan Afgan aileyi “Taliban yönetimindeki hayatın kötülüklerinden” kurtardığını iddia ediyor.
Afgan çift, bebeklerinin çalındığına anladılar ve onu geri almak için hemen Fort Pickett’ten yardım istediler.
Avukatları Ashai, AP’ye “Ancak hiçbir şey kolay değildi” dedi. Çift, “hayatlarının en büyük travmasını atlattıktan sonra, yeni geldikleri yabancı bir ülkede karmaşık ve kafa karıştırıcı bir sistemde gezinmek zorunda kaldılar.”
Bu arada Afgan çift, mahkeme belgelerinde Osmani’nin onları bir avukatla veya yetkililerle temasa geçmemeleri konusunda uyardığını ve Mast’ın kendisiyle doğrudan ilgilenmeleri halinde bebeği kendilerine geri verebileceğini öne sürdüğünü söyledi.
Ve böylece Mast ile teması sürdürmeye çalıştılar. Ondan da korkuyorlardı. Avukatları yasal dosyalarda, eğer çocuklarını güpegündüz kaçırabilirse, onların da onlara zarar verebileceğinden endişelendiler.
Afgan kadın derin bir depresyona girdi ve dokuz aylık hamile olmasına rağmen yeme içmeyi bıraktı. Uyuyamadı. Kocası onu yalnız bırakmaktan korkuyordu.
Afgan adam AP’ye “Amerika’ya geldiğimizden beri bir gün bile mutluluk hissetmedik” dedi. “Karanlık bir hapishanede yaşıyormuşuz gibi hissediyoruz.”
Karısı 1 Ekim 2021’de bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Genç annenin acısı bunaltıcı oldu. Bir ay sonra intiharı düşündü ve bir kliniğe götürüldü.
Afgan çift yakınlarda yasal yardım talep etti; Aralık 2021’e kadar Afgan çift, Fluvanna hakiminden evlat edinmeyi iptal etmesini istemişti. Ancak bu işlemler, neredeyse bir yıl sürdü, her şey anlaşılmaz şekilde karmaşık ve yavaş ilerliyordu.
27 Şubat 2022’de, Afgan bebek 2,5 yaşındayken, Mastlar, özel bir kilise etkinliği sırasında sevinçlerini paylaşmak için Fredericksburg’daki Mennonite Hıristiyan Meclisine gittiler. “İmanda Yürümek” adlı etkinliğin reklamını yapan bir videoda papaz, denizcinin (Mast’ın) “çok gizli bilgileri” paylaşacağı için etkinliğin çevrimiçi olmayacağı için cemaatinden özür diledi.
Program broşüründe, “Öngörülemeyen olaylar, çifte (Mastlara) masum bir yaşamı korumak ve ayağa kalkmaları için beklenmedik bir fırsat verdi” diyordu. “Tanrı’nın güçlü elinin olağanüstü bir kurtuluşa nasıl izin verdiğini dinleyin.”
Papaz John Risner AP’ye, Mast’ların etkinliğinn gizli olmasını istediğini ve herhangi bir ayrıntıyı ifşa ederek onların güvenine ihanet etmek istemediğini söyledi.
Tek söylediği, hikayelerinin “harika” olduğu idi.
Burada mutluluk yok
Afgan çocuğun kaderi şu anda yaklaşık 100 kişinin yaşadığı Virginia’nın Palmyra köyünde kilitli bir mahkeme salonunda gizli duruşmalarda tartışılıyor.
Bu ayın başlarında Joshua Mast, eşi ve erkek kardeşi Richard ile birlikte Fluvanna County adliyesine geldi. Direk, kolalı Deniz üniforması giymişti, beyaz ve altın şapkasını elinde tutuyordu. Duruşma yaklaşık sekiz saat sürdü.
Yargıç Moore başkanlığındaki yargılamalar, kamuoyuna tamamen kapalı. AP’nin mahkeme salonuna girmesine izin verilmedi. Mahkeme katibi Tristana Treadway, davanın varlığını “ne doğrulayabileceğini ne de inkar edebileceğini” söyleyerek dosya numarasını bile vermeyi reddetti.
Bir düzineden fazla avukat adliyeye akın etti, ellerinde delil kutuları taşıdı ve her biri konuşmalarının yasak olduğunu söyledi.
Mast, aktif bir denizci görevi olmaya devam ediyor ve o zamandan beri binbaşılığa terfi etti. Şimdi ailesiyle birlikte Kuzey Carolina’da yaşıyor. Yürümeye başlayan Afgan çocuk bir yıldan fazla bir süredir onlarla birlikte.
Teksas’taki Afgan çift, çocuğun kaybının yasını tutmaya devam ediyor. Kadının ABD’ye geldikten kısa bir süre sonra doğurduğu bebek 1 yaşına girdi. Genç anne kızları kız kardeş olarak büyütmeyi planlamıştı.
Ama hiç tanışmadılar.
“O olmadan kutlanacak bir şey yok. Burada mutluluk yok” dedi Afgan adam.
“Eve dönmesi için anları ve günleri sayıyoruz.”
Bu haber dosyası ilk olarak Associated Press sitesinde “Afghan couple accuse US Marine of abducting their baby” başlığı ile yayınlanmıştır. Acta Fabula tarafından Türkçe’ye tercüme edilmiştir.
Leave a Reply