Değerlendirme: IŞİD’in Horasan Kolu’na ait derginin 26. sayısında Türkiye

0 Shares

IŞİD 2019 yılında merkezi alanlarını kaybettiğinde sadece askeri olarak yenilmemiş, örgüte ait büyük propaganda makinesi de gücünü kaybetmişti. IŞİD’in askeri yenilgisi ile kaybettiği hakimiyet güçlü medya yayınlarının da örgütün son nüveleri gibi yeraltına inmesine ve yeniden organize olana kadar yayınlarına ara vermesine neden olmuştu.

Suriye ve Irak merkezli örgütün çöküşüne rağmen, uzun süre IŞİD’e karşı oluşturulan yerel ve küresel koalisyonun Şam ve Bağdat arasındaki örgüt varlığına odaklanması nedeniyle IŞİD’e dünyanın başka yerlerindeki kriz alanlarında yeni şubeler oluşturması açısından bir fırsat sunuyordu. Bir cephe örgütü olmanın yanı sıra istihbarat örgütü niteliği ile IŞİD bu fırsatı kaçırmadı ve Orta Doğu’da çökerken bir yandan da başka cephelerde yükseldi. Bakir bir alan olarak gördüğü Güneydoğu Asya’da da istediği güce erişemeyen IŞİD, Afrika ve Afganistan’a odaklanmayı tercih etti. Afrika’daki otorite boşluğu ile Taliban’ın 2021 yılında Afganistan’ı kontrol etmesi örgütün yeniden yükselmek için gördüğü önemli bir fırsattı. IŞİD’in Horasan kolu önceki yılların aksine bu tarihten itibaren her anlamda giderek güç kazandı. Örgütün yeniden organize olan ve lokalleşmiş bir seksiyon olarak hareket ettiği tahmin edilen Afganistan kolunun propaganda makinesi de örgütün askeri kolu ile eş zamanlı gelişti ve “Voice of Khorasan” (Horasan’ın Sesi) dergisi yayın hayatına başladı.

Afganistan’da iktidarı henüz eline geçirmiş olan Taliban kadrolarının devletin yeniden kurulumu sırasında yaşadıkları zorluklar ve teknik yetersizlikler, IŞİD’in manevra alanı sağlaması için gerekli koşulları oluşturdu. Sadece fiziksel açıdan değil, aslında örgütün en önemli gücü olan medyanın da buradan tekrar yükselmesine sebep oldu.

Küresel bir hareket olarak örgütün dış halkasını oluşturan sempatizanlar propaganda açısından hem bir yankı odası oluşturulması ve örgüte insan kaynağı sağlanması hem de dışarıya dönük mesajların yinelenmesi gibi işlevleri sağladıkları için IŞİD açısından “cihad” medya aracılığı ile genelleştirilmiş bir politik saha anlamına geliyordu. Bu nedenle örgüt “cihadı” sadece belirli coğrafyalara giderek savaşmak anlamında yorumlamıyor, bunu gerçekleştiremeyen destekçilerinden “medya cihadı” yapmalarını bekliyor ve buna teşvik ediyor.

Örgüt çizdiği ideolojik perspektifi yeniden diriltmek için Horasan kolu üzerinden yayınladığı derginin Şubat/Mart 2023 tarihli 23. sayısında takipçilerine propaganda ve psikolojik harbin özelliklerinden, neden gerekli olduğundan bahsederek herbir ferdin bunun parçası olması yönünde çağrı yaptı. Bu çağrının yapıldığı sayı aynı zamanda IŞİD’in ideolojik düşman tanımı halkasını genişlettiğine işaret eden bir içerikle, kendisine 2016 yılındaki Fırat Kalkanı Harekatı ile en çok zararı veren Türkiye’yi de içeriyordu.

IŞİD Horasan'ın gündeminde Türkiye

IŞİD’in önceki yıllardaki yayınları, özellikle Türkiye’nin Suriye’de IŞİD ve PKK’ya yönelik gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Harekatı sırasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Suudi Arabistan Kralı Selman es-Suud’u, Batılı liderlerle olan ilişkileri nedeniyle “tağut” söylemi üzerinden eleştiriyordu.

Suud Hanedanlığı’nın Mekke ve Medine’yi kontrol etmesi, Selefiliğin yaşayan öncülerinden kimi alimlerin Suudi Arabistan’da cezaevine atılmaları gibi nedenler IŞİD’in doğrudan Riyad’ı eleştirmesini sağlarken, Türkiye ile yaşanan savaş süreci Ankara’yı hedefe koymak için fazlasıyla yeterliydi. Diğer yandan IŞİD’in her iki ülkeden de destekçilerinin olması, halihazırda aktif mücadele ettiği bu iki ülkeye yönelik çalışmalarını zaruri kıldı.

Yıllar sonra IŞİD, merkezi medyası olarak tanımlanmayan ama kendisine bağlı Horasan kolunun medya ekibi üzerinden Türkiye’yi tekrar hedef aldı. Son yayımlanan 26. sayısında derginin kapağında Suudi Arabistan’ın veliahdı Muhammed b. Selman ile Mustafa Kemal Atatürk eklenerek prens için “Neo-Reformcu ya da es-Selül’ün Atatürk’ü” ifadesi kullanıldı. Suud Hanedanlığı’na muhalefetiyle bilinen çevreler, aile için “es Selül” ibaresini kullanmaktadır. Bunun da sebebi Hz Peygamber döneminde yaşayan ve ona karşıtlığıyla bilinen münafıkların önde gelen isimlerin Abdullah b. Ubey b. Selül’e atıfta bulunmaktadır.

Bu hem Suudi hanedanlığına hem de kurucu lideri olması vesilesi ile Türkiye’ye karşı ideolojik bir karşı koyuş olmanın yanı sıra Abdullah b. Ubey b. Selül üzerinden de örgütün tekfir çizgisine uygun bir zemini tanımlıyordu. IŞİD’in bu ismi seçmesi de Osmanlı Devleti’ndeki Hilafet’in kaldırılması ve Muhammed b. Selman’ın Suudi Arabistan’da sekülerleşme dönemini başlatması, Batılı devletlerle kurulan ilişkiler örgütün yeniden Türkiye ile Suudi Arabistan’ı benzetmesine, bilhassa iki ülkenin de gidişatını çok önemli şekilde etkileyen iki lideri bir benzetmeyle neredeyse birleştirdiği görülüyor.

Derginin 34. sayfasından itibaren başlayan bu benzetme güncel dış politika, İslam tarihinden örnekler vererek, Muhammed b. Selman’ın ünlü projesi Neom’un Arapça değil Yunanca olduğunu belirterek “Las Vegas’ın çöl hali” ve “Kafir Avrupa Rönesansı’nın Arap versiyonu” diyerek, “Bir Dünya Düzeni” üzerinden konuyu nihai olarak bu yapılanın Deccal’ın gelişini hazırlamak olduğunu ifade ediyorlar. Buna karşı olarak ise Deccal’e karşı savaşacak Mehdi’nin de gelişini, Hilafet’in yükselişiyle birlikte belirtiyorlar. IŞİD Horasan bu sayısında ayrıca günümüz Türkiye’sini de ele alıyor. Burada belirtilmesi gereken ise birkaç nokta var. Esasen dergi 3. sayfadan itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alıyor. Türk halkına yönelik çağrıda bulunan ve yazar olarak da “Ebu Muhammed el İtali” künyeli, İtalyan asıllı olduğu öne sürülen birisi gösteriliyor.

Derginin bu sayısında Türkiye ile ilgili farklı konuları ele alıyorlar. Ancak bunu seçim söylemleri üzerinden değerlendiriyor. İlki LGBT meselesi üzerine. Türkiye’deki LGBT dernekleri ‘Onur Yürüyüşü’nü 19–25 Haziran arası tarihlerde gerçekleştiriyor. IŞİD’in ise bu sayısıyla, Türkiye’deki yürüyüşlerin yakın tarihlerde olduğunu bilerek, ilk önce bu konuyu ele aldığı görülüyor.

Türkiye’deki LGBT destekçilerini “ilerici kafirler” olarak niteleyen IŞİD, LGBT üyeleri ve destekçilerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirilerini sadece bir rol yapma oyunu olarak görüyor. Türkiye’de yaşanılan iktidar-muhalefet mücadelesi IŞİD için bir mizansenden başka bir şey değil. Örgüt nihayetinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın LGBT karşıtı olduğuna inanmadığını açıklıyor.

Diğer nokta ise Ankara’nın Azerbaycan ile yürüttüğü sıkı ilişkiler. Karabağ Savaşı’nda Türkiye’nin sağladığı destekler, Suriyeli Muhaliflerin bu savaşa dahil edildiğine yönelik iddialar, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Şii mezhebinden olması sebebiyle “Rafızi” nitelemesiyle IŞİD burada da karşıt bir tavrı genel betimlemeler üzerinden kuruyor. Ancak burada satır aralarından okunması gereken şey örgütün Türk dış politikasını çok yakından takip ettiği. Bir sonraki konu ise aslında en ilginç olanı; MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na ve Merkez Bankası Başkanlığı’na Hafize Gaye Erkan’ın atanması.

IŞİD, derginin 7. sayfasında Hakan Fidan’ın fotoğrafını paylaşarak kendisini “sadık Kürt” olarak nitelendiriyor. Ve Bakan Fidan dönemi dış politikasında olabilecekler için kendince bir projeksiyon öne sürüyor. Merkez Bankası başkanı Hafize Gaye Erkan konusunda ise muhtemelen hassasiyetle Hafize Gaye Erkan adını vermeden kendisinin Goldman Sachs yatırım bankasında çalışmış olmasına vurgu yapıyor.

IŞİD’in Hakan Fidan’a yer vermesi büyük olasılıkla yine kendisiyle alakalı bir nedenden kaynaklanıyor. Zira, örgütün ortaya çıktığı ve çöküş yaşadığı dönemde Hakan Fidan, MİT Müsteşarı olarak IŞİD ile hem Suriye ve Irak’ta hem de Türkiye içerisinde mücadele etmiş bir isim. Büyük boy Fidan fotoğrafı yayınlanması ise örgütün kendisine yönelik özel olarak bir düşmanlığı olduğunu gösteriyor.

IŞİD’in Türkiye ile ilgili değindiği son nokta ise dış politikada atılan barışçıl adımlar. Birleşik Arap Emirlikleri lideri Muhammed b. Zayid’in Türkiye ziyareti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus-Ukrayna Savaşı’nda arabulucu rolü oynaması IŞİD’in eleştirilerini üzerine kurduğu diğer noktalar. Örgüt, bu yayın tavrı ile uzlaşmaz rolünün tekrar altını çizen ve halen sadece dışlayıcı bir cephe örgütü olarak varlığını sürdüreceğine dair mesajlar veriyor.

IŞİD Horasan'ın Türkiye bağlantısı

Burada belirtilmesi gereken bir nokta ise IŞİD Horasan’ın Türkiye ile bağlantısı ve medya ekiplerinde Türklerin olabilme ihtimali. Taliban İstihbaratı, Ağustos 2022 tarihinde yakaladığı bir örgüt üyesinin itiraflarını yayınlamış, IŞİD üyelerinin İran aracılığıyla nasıl Türkiye’ye gönderildiğinden bahsetmişti. Türkiye, IŞİD’in Horasan grubu ile bağlantılı, yılbaşı gecesine özel eylem hazırlığındaki iki yabancıyı 2022 yılının son günlerinde yakalamıştı.

Türkiye’deki IŞİD grupları ile Afganistan’daki IŞİD Horasan arasındaki bağlantı, tanınmış Afgan gazeteciler ve Türkiye’deki Selefi çevrelerle yaptığım görüşmelerde farklı tarihlerde birbirine yakın ifadelerle karşıma çıkmıştı.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarı olduğu dönemde Kürt olduğu sadece Türkiye içerisinde konuşulan lakin pek kimsenin bilmediği bir iddiadan başka bir şey değildi. Bakanlık görevine getirildiği Haziran 2023 tarihinde bu konu yine zayıf bir şekilde gündeme getirildi. Öte yandan derginin ilk sayfalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimler sırasında söylediği bazı cümleler, Muhalefetin kendisine tepkisi ve 10. sayfada Türk istihbaratına değinilmesi derginin içerisinde bir veya birden fazla Türk’ün olabileceği yahut yazılar hazırlanırken Türkiye’deki örgüt üyelerinden destek alındığı ihtimalini öne çıkarıyor.

Türkiye ile ilgili yazıyı örgütün dergisi için yazdığı söylenen Ebu Muhammed el-İtali de eski bir ama bilinen bir yanıltmaca üzerinden kurgulanmış şekilde birden fazla kişinin notlarından oluşturulan bir gölge yazar olabilir.

One Comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *