Donald Trump’ın IŞİD ile Mücadele ve Suriye özel temsilciliğini yapan James Jeffrey, verdiği röportajda Türkiye’nin Suriye ve YPG/PKK konusunda Amerika ile yaşadığı diplomatik sürece dair açıklamalarda bulundu.
Al-Monitor’e konuşan James Jeffrey, Amerika’nın Suriye’de askeri güç barındırmasından Donald Trump’ın hoşlanmadığını, “sonsuz savaş” olarak gördüğü Orta Doğu ve Afganistan’da asker bulundurmaktan rahatsız olduğunu dile getirdi.
2018 yılının Aralık ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı telefon konuşmasında Suriye’de konuşlu iki binden fazla Amerikan askerini çekeceğini söyleyen Donald Trump’ın bu kararından korktuklarını söyleyen Jeffrey, Suriye’nin “getirisi olan bir görev” olduğunu belirtti.
Türkiye’nin Suriye sınırında operasyon hazırlığı süreçte Avrupalı müttefiklerin Trump’ı ikna etmesiyle birlikte Ankara ile diplomatik görüşmeler gerçekleştiren Jeffrey, YPG/PKK’nın sınır tahkimatlarının kaldırılması, müşterek devriyeler ve Hava Görev Emri’ne geri alınma tekliflerini öne sürdüğünü söyledi.
Suriye’deki diğer ülkelerin de varlıklarını denkleme katan Jeffrey, Şam Yönetimi’nin askeri zafer kazanmamasını her şeyden önce istediklerini ifade ederek, Türkiye’nin bu noktada çok önemli bir aktör olduğunu söyledi. Bu stratejiyi Türkiye olmadan yapamayacaklarını söyleyen Jeffrey, bu konuda YPG/PKK varlığının önlerine sürüldüğünü belirtti. Bulunduğu görevin de Suriye’deki tüm bu karışık denklemi koordine etmek olduğunu da ekledi.
Suriye’de birbirinden farklı güçlerin varlığı, kimyasal silahtan arındırma programı vb. etkenleri İran politikası altında toplamayı amaçladıklarını söyleyen Jeffrey, Türkiye’den oldukça fazla yardım alarak görece bir istikrar getirdiklerini belirtti.
İdlib bölgesinde Şam Yönetimi’nin kazanımlarının tek değişiklik olduğunu söyleyen Jeffrey, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 2020 yılının Mart ayında bu güçleri ağır yenilgiye uğratmasının ardından bu ilerleyişin muhtemelen devam etmeyeceğini ifade etti.
Türkiye’nin NATO üyeliğinden bahseden Jeffrey, Rusya ve İran ile doğal bir karşıtlığın olduğunu belirterek son sekiz ay içerisinde Erdoğan’ın dış politikadaki askeri manevralarına dikkat çekti. Erdoğan’ın büyük bir güç düşünürü olduğunu söyleyen Jeffrey aynı zamanda kendisini “kibirli, öngörülemez ve kazan-kazan çözümünü kabul etmeyen” ama aynı zamanda akılcı birisi olduğunu söyledi. Joe Biden dönemi için Türkiye’nin daha önemli hale geldiğini ifade eden Jeffrey, Erdoğan’ın hamleleri neticesinde İdlib, Libya ve Karabağ’da Rusya ve müttefiklerinin kaybedenler olduğunu belirtti.
2015 yılının Kasım ayında Rus uçağının düşürülmesinin ardından Vladimir Putin’in Türkiye’ye yönelik politikasını hatırlatan Jeffrey, “Recep Tayyip Erdoğan’a dişinizi göstermezseniz durmaz.” diyerek 2019 yılındaki ateşkes görüşmelerinde Türkiye ekonomisini yerle bir etmeye hazır olduklarını belirtti.
James Jeffrey, YPG/PKK’nın çatı oluşumu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için “PKK’nın oldukça disiplinli Marksist kolu” olduğunu söyledi. Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) ve Dışişleri Bakanlığı’nın politikalarına değinen Jeffrey, iki kurumun da Türkiye konusunda aldırışsız olduğunu söyledi. CENTCOM’un Ankara’yı Dışişleri Bakanlığı’na bırakarak Suriye sahasında istediklerini yapmaya odaklandıklarını ama Dışişleri Bakanlığı’nın da Türkiye konusunda kayıtsız kaldığını belirtti.
James Jeffrey ayrıca 2018 yılında Türkiye-Suriye sınırında yeni bir savunma gücü kurma isteklerinin Ankara’yı provoke ettiğini de söyledi.
2019 yılının Ocak ayında John Bolton ile birlikte Türkiye’ye geldikleri dönemi hatırlatan Jeffrey, Ankara ile yapılan görüşmenin kendi hazırladıkları haritanın değil askeri kadronun YPG/PKK ile yaptığı harita üzerinden yapıldığını söyledi.
YPG/PKK’nın askeri tahkimat noktalarını kaldırmaları gerektiğini ama bunu yapmadıklarını söyleyen Jeffrey, Erdoğan’ın da en büyük şikayetlerinden birinin bu olduğunu belirtti. Bolton’ın Suriye’de Türk askeri istememesi hususunda tartışma yaşadığını ifade eden Jeffrey, kendisiyle haritayı Ankara’da sunmak yerine harita konsepti üzerinde anlaşma sağlamayı amaçladıklarını söyledi.
Jeffrey yapılan anlaşma konusunda da Temmuz ve Ağustos aylarında Türk devriyelerinin M4 Otoyolu’na ineceğini, böylece Ankara’nın 30 kilometrelik bir alanı alacağını lakin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin nerede kalıcı varlık göstereceği konusunun belirsiz kaldığını söyledi.
YPG/PKK’nın çatı oluşumu SDG’nin hala bölgeyi kontrol etmesinden Türkiye’nin memnun olmadığını söyleyen Jeffrey, örgütün tahkimat noktalarını kaldırmadığının doğru olduğunu, bu konuda yönetime baskı yaptıklarını ama sürekli bahanelerle karşılaştıklarını ekledi.
James Jeffrey, Donald Trump’ın Amerika’nın Suriye’deki askeri varlığı konusunda kendi ofisi, Savunma Bakanlığı ve Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmelerden farklı cevaplar alması sonucunda bu konuda daha da kuşkulandırıcı bir hale geldiğini söyledi.
Savaşın karışık bir yapısı olduğunun altını çizen Jeffrey, Amerika’daki karar alıcı ve askeri bürokratik kurumlarının çapraz Suriye politikaları ile Erdoğan’ın Trump ile yaptığı görüşmeleri neticesinde Barış Pınarı Harekatı’nın yaşandığını söyledi.
Leave a Reply