Suriye’de on ikinci yılındaki şiddetli çatışma ülkeyi farklı kontrol alanlarına bölerken aynı zamanda bir savaş ekonomisinin oluşmasına da neden oldu. Uyuşturucu Suriye’de belirgin şekilde Şam yönetimi ve müttefikleri ile PKK’nın Suriye kolu YPG’nin gelir kalemlerinden biri haline geldi.
Çatışmaların ortadan kaldırdığı kamu güvenliği ve göçler nedeniyle durma noktasına gelen sanayi ve tarımsal üretim yerini silah ve uyuşturucu ticaretine bıraktı. Özellikle 2018’de Şam yönetiminin, Doğu Guta, kuzey Humus kırsalı ve güney Suriye’deki muhalif yerleşim bölgelerini yeniden ele geçirmesi ile Şam’a bağlı güçler ve Suriye’de giderek daha fazla alanı kontrol eden İran destekli radikal Şii gruplar bu alanlarda uyuşturucu üretim faaliyetlerini hızlandırdı.
2020 yılı itibari ile daha da görünür hale gelen Şam yönetimi ve İran destekli silahlı grupların uyuşturucu üretim ve kaçakçılığı Şam yönetiminin bir narko-devlet olarak anılmasına neden olacak boyutlara ulaştı. Ürdün, Lübnan, Mısır, Libya, Suudi Arabistan, Irak, Yemen, İtalya ve İspanya gibi ülkelerde yakalanan Suriye merkezli amfetaminler ve diğer uyuşturucular Suriye içinde de muhalif bölgeleri hedef alan bir savaş aracına dönüştü.
Şam ve müttefikleri uyuşturucuyu bir savaş aracına dönüştürmek için captagon adı ile bilinen amfetaminler ve diğer maddelerin akışını Suriye’nin kuzeyindeki muhalif bölgelere ve Türkiye’ye yönlendirdi. Şam militanların Irak kuzeyindeki bölgelere uyuşturucu trafiğini yöneten YPG son birkaç yıldır uyuşturucuların muhalif bölgelere akışı konusunda Şam yönetimi ile iş birliği yapıyor.
SMO’dan art arda operasyonlar
Suriye Milli Ordusu Askeri Polis kaynakları, son birkaç yıldır Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki alanlara yönelik uyuşturucu tehdidinin rotasının değiştiğini ve artık uyuşturucunun çoğunun YPG bölgelerinden gelmeye başladığını söyledi.
Suriye Milli Ordusu’na bağlı Askeri Polis ve Hudut Koruma Birlikleri kaynaklarının aktardığına göre son kırk beş gün içinde YPG bölgesinden Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki alanlara sokulmak istenen amfetaminler, Afgan macunu ve diğer tür uyuşturuculara karşı sekiz operasyon gerçekleştirildi.
Uyuşturucu kaçakçılığına karşı operasyonların Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı Harekât bölgesinin terör örgütü ile cephe durumundaki hatlarında yoğunlaştığını belirten Suriye Milli Ordusu (SMO) Askeri Polis Basın ve Halkla İlişkiler Ofisi’nden Tarık Yasin, Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki alanlardaki gençlerin Şam yönetimi ve YPG tarafından uyuşturucu ile hedef alındığını söyledi.
Askeri Polis Basın ve Halkla İlişkiler Ofisi’nin verdiği bilgilere göre Suriye Geçici Hükümeti’ne bağlı Savunma Bakanlığı birimleri son 45 gün içinde gerçekleştirdiği uyuşturucu karşıtı operasyonlarda bir milyondan fazla captagon, yaklaşık 80 kilogram Afgan Macunu ve çeşitli adet ve kilogramlarda farklı uyuşturucu hap ve materyallerini ele geçirdi.
Gerçekleştirilen iki büyük operasyon ise Şam yönetimi, İran destekli silahlı gruplar ve YPG’nin muhalif bölgelere yönelik uyuşturucu akışına ciddi darbe vurdu.
Barış Pınarı Bölgesinde Afgan macunu yakalandı
Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı’na bağlı Askeri Polis kaynakları, geçen ayın ortasında Suriye’nin kuzeyinde, Fırat nehrinin doğusundaki Barış Pınarı Harekât bölgesinde gerçekleştirilen bir operasyonda yüklü miktarda uyuşturucu ele geçirdiklerini söyledi. Askeri Polis, operasyonda YPG ilişkili iki kaçakçının, Türkiye’ye sokmak istedikleri uyuşturucular ile beraber, Tel Abyad’ın güneyinde yakalandığını söyledi.

Acta Fabula’ya konuşan kaynaklar “Operasyonda iki kaçakçının kullandığı aracın çeşitli yerlerinde yaklaşık 300 pakette gizlenmiş 60 kilogram Afgan Macunu bulundu. Suriye Milli Ordusu’na bağlı Barış Pınarı Harekât bölgesi Askeri Polis birimlerinin yaptığı soruşturmada uyuşturucu maddelerin terör örgütü YPG kontrolündeki bölgelerden getirildiği tespit edildi,” dedi.
Gözaltına alınan kaçakçılar ifadelerinde uyuşturucunun kendilerine YPG tarafından sağlandığını ve Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki bölgeye geçiş sırasında YPG birimlerinden yardım aldıklarını söylediler.
SMO Askeri Polis kaynakları terör örgütünün rejim ve İran destekli silahlı grupların uyuşturucularının geçişini sağlamanın yanı sıra örgüt bölgesinde, Barış Pınarı Harekât alanının batısında, çeşitli uyuşturucuları ürettiğini de belirtti. Askeri Polis kaynaklarının aktardığı bu bilgi daha önce açık kaynaklarda da belirtilmişti.
Fırat Nehri üzerinde 1 buçuk milyon captagon ele geçirildi
Suriye Geçici Hükümeti Savunma Bakanlığı kaynaklarının aktardığına göre, haziran ayının başında Cerablus’taki Hudut Koruma Alayı’nın, Fırat Nehri üzerindeki fiziki ve teknik gözetleme faaliyetleri sırasında YPG kontrolündeki bölgelerden beraberlerindeki uyuşturucu maddeler ile geçiş yapmaya çalışan iki kişi tespit edildi.
Tespitin ardından Hudut Koruma Alayı’na bağlı birimlerin bölgeye intikal ettiğini belirten savunma bakanlığı kaynakları Fırat Nehri’ndeki su seviyesinin düşmesi ile kaçakçılık için müsait hale gelen adacıklar üzerinde tespit edilen kaçakçılara operasyon düzenlendiğini söyledi.
Operasyonda YPG bölgesinden Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki kurtarılmış bölgelere sokulmak istenen yaklaşık bir buçuk milyon adet captagon hapının ele geçirildiğini aktaran bakanlık kaynakları iki kişinin gözaltına alındığını ve ilk ifadelerinde kendilerine uyuşturucuları Suriye Geçici Hükümeti sahasına sokmaları karşılığında terör örgütü tarafından yasadışı yollarla Türkiye’ye gönderilecekleri sözü verildiğini belirtti.
Narko-Esed ve YPG rotası
2019 yılında Libya’ya ulaşan Suriye’de Şam yönetiminin kalesi olan Lazkiye merkezli şirketlere ait gemilerde yakalanan yüklü miktardaki uyuşturucu Suriye’de süren şiddetli çatışmalar nedeniyle çok dikkat çekmemişti. Ardından Ürdün, Suudi Arabistan, Mısır, Yemen, Irak ve Pakistan’da hatta Yunanistan ve İtalya’da yakalanan Suriye merkezli uyuşturucu kaçırma girişimleri zaman zaman gündeme gelse de Şam yönetiminin savaşı finanse etmek için nasıl bir narko-devlete dönüştüğü konusunu henüz dikkatlerden kaçıyordu.
Suriye’nin Irak, Ürdün ve Lübnan sınırlarındaki kontrolü tekrar eline alan Şam Yönetimi, böylece kaçakçılığı yöneten yegâne güç haline gelmeyi başardı. Önceki yılların aksine bu sefer sadece komşu ülkeleri değil, tüm Orta Doğu ve Akdeniz bölgesini kapsayacak, milyarlarca dolarlık bir gelire sahip geniş uyuşturucu ağını İran’ın da desteğiyle yönetmeye başladı.
Dünya genelindeki captagon uyuşturucu üretiminin yüzde 80’ini gerçekleştiren Şam Yönetimi yasadışı bu endüstrinin en önemli pay sahibi ve 5,7 milyar dolarlık bir gelir elde ettiği tahmin ediliyor.
Captagon haplara bu denli rağbetin olmasının nedeni ise çok ucuza alınmasının karşılığında uzun süre insanlara enerji vermesi. Bu da kişilerin daha fazla para kazanabilmesini sağlıyor.
2020 yılında 14 ton ağırlığında 84 milyon captagon uyuşturucu İtalya tarafından yakalanana kadar Lazkiye merkezli uyuşturucunun oluşturduğu tehlike ve Şam Yönetimi için hayati bir öneme sahip olduğu pek bilinmiyordu.
İlk başlarda IŞİD’e ait olduğu düşünülen uyuşturucunun miktarı ve sevkiyat rotası sebebiyle örgütün olmadığı kısa sürede anlaşıldı. Savaş öncesi dönemde de Şam Yönetimi’nin istihbarat ve askeri kadrolarının kaçakçılığı tekellerinde bulundurmalarından ötürü cevap oldukça açıktı.
Ekonomik yaptırımlar, savaş nedeniyle gelir kaynaklarının çoğu yok olan ve desteklemesi gereken koca bir askeri ekonomisi bulunan Şam Yönetimi, kendisine en hızlı gelir kaynağı sağlayacak olan yasadışı yolu seçerek uyuşturucuyu küresel piyasaya sürerek ayakta kalmaya çalışıyordu.
Dünyanın gündemine İtalya’daki sevkiyat ile düşen Şam Yönetimi’nin uyuşturucu akışının kaynağı Beşar Esed’in kuzeni Samir Kemal Esed’e çıkıyor. İran destekli Hizbullah ve Tahran ile yakın ilişkiye sahip Mahir Esed’a bağlı 4. Tümen’in koordinasyonuyla Lazkiye’de değer milyar dolarlara varan uyuşturucu üretimi yapılıyor.
Yasadışı ticaret ağının Akdeniz bölgesinde adı çıkan ismi ise Beşar Esed’in bir başka kuzeni Mudar Esed ile iyi ilişkilere sahip Tahir Ali Kayalı. Kayalı’nın Noka adlı yük gemisinde 2018 yılında Girit açıklarında Yunanistan tarafından 100 milyon $ değerinde uyuşturucu bulunmuştu.
Dünyanın en fazla esrar üretimi yapılan üçüncü ülkesi Lübnan’daki yasadışı geçişleri kontrol ederek Şam Yönetimi’nin captagon uyuşturucu üretimine yardım eden Hizbullah, ülkedeki gücünü kullanarak aynı şekilde Beyrut’tan da Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine bitmek bilmeyen sevkiyatlar gerçekleştiriyor.
Suriye’deki İran destekli milislerin Irak bağlantısı, İsrail varlığı ve Şam’daki türbeleri öne sürerek ülkenin güneyi boyunca yerleşmesi aynı zamanda Ürdün’e yönelik uyuşturucu ticaretini de ellerinde barındırmalarını sağlıyor.
Ürdün’ün uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele yöntemi sadece gümrüğü güçlendirmek ve askeri devriyeleri artırmakla sınırlı kalmadı. 8 Mayıs tarihinde Ürdün Hava Kuvvetleri, İran bağlantılı bir uyuşturucu üretim merkezini Suriye’nin güneyinde imha etti. Ürdün’ün Suriye’ye yönelik bir önceki hava saldırısı 2015 yılında IŞİD’e yönelik olmuştu.
Ürdün’ün bir hayli başının dertte olduğu captagon uyuşturucu kaçaklığı aynı zamanda Suriye’nin bir diğer komşu ülkesi Türkiye için de sorun teşkil ediyor. Diğer ülkelerle kıyaslandığında Türkiye’ye yönelik uyuşturucu kaçakçılığı akışı daha düşük seviyede kalsa da 2 ton ile Türkiye ülkeye sokulmaya çalışılan en fazla uyuşturucuyu İstanbul’daki bir limanda ele geçirdi.
İran destekli milislerin elinde bulunan Lazkiye merkezli uyuşturucu kaçakçılığı her geçen yıl giderek artıyor. 2020 yılında piyasa değeri 3.5 milyar $lık uyuşturucu ele geçirilirken, 2021 yılında bu 5 milyar $’a yükseldi.
2021 yılında 119 milyon Captagon uyuşturucu hap yaklayarak en fazla uyuşturucu ele geçiren Suudi Arabistan, yasadışı bu sektörün de dünyadaki en önemli marketi.
2022 yılında tüm dünyada en az 370 milyon captagon hap yakalanmakla birlikte 2023 yılının ilk altı ayı boyunca yaklaşık her birkaç haftada bir en az 3 ila 46 milyon hap yakalanır hale geldi. Ve birden fazla ülkede yakalanan uyuşturucular, Şam Yönetimi’nin yasadışı ticaretten elde ettiği gelirin sadece yüzde 5 ila 10’u arasında olduğu düşünülüyor.
Şam yönetimi ve müttefiklerinin uyuşturucu akışının içinde YPG iki rota açısından önemli bir ortak olarak öne çıkıyor: Irak ve muhalif bölgeler. Rejim sahasında üretilen amfetaminler ve diğer tip uyuşturucular YPG’nin bileşeni olan SDG (Suriye Demokratik Güçleri) içindeki bazı aşiretler ve YPG’ya bağlı birimler aracılığı ile Irak’a geçiriliyor. Kuzeyden Yarubiye üzerinden güneyden ise Deyr ez-Zor ve Albu Kemal mıntıkasından Irak’a akan amfetaminler nedeniyle Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi captagonu Irak’ta en çok endişe duyulan uyuşturucu olarak tanımladı.
YPG, Irak’ın dışında Fırat Nehri’nin doğusunda ve Menbic bölgesine sınır durumdaki Suriye Geçici Hükümeti kontrolündeki muhalif alanlara uyuşturucu geçişini sağlıyor. Şam yönetimi ve İran destekli milisler Batı Halep, Tel Rıfat bölgesinde terör örgütü ile iş birliği gerçekleştirirken rejim ve müttefiklerinin erişimi olmayan muhalif bölgelere uyuşturucu taşıma ve sokma organizasyonlarını YPG gerçekleştiriyor.
Looking forward to read more. Really. Great blog. Reading more.