ActaFabula
  • Anasayfa
  • Bülten
  • Haber
  • İletişim
ActaFabula
  • Anasayfa
  • Bülten
  • Haber
  • İletişim
Author

Levent Kemal - Çağatay Cebe

Levent Kemal - Çağatay Cebe

Genel

Türkiye-Suriye uzlaşması: Gerçekten olacak mı?

by Levent Kemal - Çağatay Cebe 5 Eylül 2022
written by Levent Kemal - Çağatay Cebe
Türkiye-Suriye uzlaşması: Gerçekten olacak mı?

Levent Kemal - Çağatay Cebe

Son haftalarda Türk yetkililerden gelen açıklamalar Ankara’nın Suriye konusundaki yaklaşımının değiştiğine işaret ediyor şeklinde yorumlandı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçen yıl Suriyeli mevkidaşıyla görüştüğünü açıklamasından bir hafta sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıtayı yükselterek Türkiye’nin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed’in devrilmesinin gündemlerinde olmadığını belirtti: “Bizim Esed gitsin mi gitmesin mi böyle bir derdimiz yok.”


Bu gelişmeler, Esed’i kararlı bir şekilde savunan ve mültecilere yönelik düşmanlığı Türkiye’de siyasi bir koz olarak kullanan Türk muhalefetini cesaretlendirdi.

Suriye iç savaşı yıllar içinde genişledikçe Batı, Esed’i devirmeye çalışmak yerine kendisine İslam Devleti (İD) diyen örgütün varlığına karşı tavır almayı tercih etti. Aynı zamanda Türkiye, özellikle 2016 yılında gerçekleştirilen darbe girişiminden sonra Batı’dan uzaklaşıp Rusya’ya yakınlaştı.


Ankara daha sonra, kendi sınırı boyunca bir terör koridoru tehdidini gerekçe göstererek dikkatini Suriye’deki PKK uzantısı varlığı yok etmeye çevirdi. Bu durum, Suriye’deki Halk Koruma Birlikleri (YPG) adındaki PKK uzantısını destekleyen ABD ile gerilimi tırmandırdı. Türkiye o zamandan beri devrimin çobanlığını yapmaktan ziyade kendi sınır güvenliğine odaklanıyor. Esed’in devrilmesi yıllardır denklemin dışında.


Ancak Türkiye Suriye’deki stratejik hedefini değiştirmiş olsa da yerel muhalif müttefiklerini motive etmek için rejim karşıtı söylemler kullanmaktan vazgeçmedi ve aralarındaki simbiyotik ilişkinin Suriye devrimine hizmet ettiğine işaret etti.

Yakın iş birliği

Türkiye 2019 yılında terör örgütü YPG’yi Türkiye-Suriye sınır bölgesinden uzaklaştırmak ve mültecilerin yeniden yerleştirilmesi için bir güvenli bölge oluşturmak amacıyla Barış Pınarı Harekâtı‘nı başlatırken, Ankara bir başka zorlu düşmanla karşılaştı: İran destekli Şii gruplar.

 

YPG, ABD yardımını korumak için bu gruplarla arasına mesafe koyduğu algısını yaratmaya çalışsa da YPG’nin İran silahlarını kullandığına ve Tahran’la yakın iş birliği içinde olduğuna dair haberler var. Türkiye, Esed rejimi ile olası bir uzlaşma bağlamında bu konuya çok dikkat etmelidir.

 

YPG’nin, Irak’taki PKK ve İran destekli milisler arasında olduğu gibi, İran destekli güçlerle doğrudan bir iş birliği ilişkisine girmemesi için hiçbir neden yok. İran destekli bu gruplar, kendi görece zayıf ordusuyla karşılaştırıldığında Esed’in karadaki güç kaynağıdır.

 

YPG halihazırda Esed rejimi ile işbirliği yapıyor. Türkiye 2018’de YPG’ye yardım etmek için Afrin’e giren rejim yanlısı milisleri bombaladı. Ertesi yıl Afrin’de yenilgiye uğrayan YPG, Türkiye’nin operasyonlarını engellemek için Rusya ve Suriye rejimleriyle birlikte çalışması gerektiğini fark etti.

 

Aynı şekilde, Türkiye son zamanlarda Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye karşı yeni bir operasyon olasılığını gündeme getirirken, YPG kontrolündeki Tel Rıfat ve Menbiç‘te rejim bayrakları göndere çekildi. Esed rejimi için YPG müzakere edilebilecek bir grup ve Suriye muhalefetine kıyasla ikincil bir sorun.

Yükselen tehdit

Türkiye ve Suriye rejimleri arasında olası bir uzlaşma söz konusu olduğunda, dikkat çekilmesi gereken bazı hususlar var. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Dera’ya dönen Suriyelilerin rejim tarafından nasıl hedef alındığını ortaya koymuştur – bu tehdit, Suriye muhalefetiyle bağlantısı olan herkes için daha da artmaktadır.

 

 

Başka bir deyişle, uzlaşma Esed rejimi karşıtlarının siyasi sürece katılmalarını sağlamıyor; sadece öldürülmelerini kolaylaştırıyor. Çatışmanın bu aşamasında, dikkatsizce atılacak herhangi bir adım Türkiye destekli Suriye muhalefetini yok edebilir.

 

 

Bu nedenle Türkiye, güvenlik koşullarının garantörü olarak Rusya ile müzakere etmelidir. Dera örneği, reformdan geçmemiş bir hükümetle uzlaşmanın iyi bir fikir olmadığını gösteriyor. Ankara, seçimlerin arifesinde aceleci bir uzlaşma yönünde pervasız adımlar atarsa, kendisini Esed-İran-YPG ittifakının hedefi olarak bulabilir ve bu da ciddi bir güvenlik tehdidi oluşturur.

 

 

Öte yandan, iyi bilgilendirilmiş kaynaklar Türkiye’nin uzlaşmaya yönelik söylemini sadece YPG’ye karşı harekete geçmenin önünü açmaya yönelik bir taktik olarak nitelendiriyor. Türkiye’nin “olumlu” açıklamalarına Şam’dan gelen tepkiler göz önüne alındığında, Esed rejiminin Ankara’ya karşı tutumunu yakın zamanda değiştirmesi pek mümkün görünmüyor.

Bu yazı Middle East Eye tarafından 3 Eylül 2022 tarihinde  “Turkey-Syria reconciliation: Will it really happen?” başlığı ile yayınlanmıştır.  Orjinal yazıyı okumak için lütfen tıklayınız

Share on facebook
Facebook
Share on twitter
Twitter
Share on linkedin
LinkedIn
5 Eylül 2022 0 Yorum
0 FacebookTwitterWhatsappEmail
Genel

19 Yıllık İşgale Hızlı Bir Bakış: Afganistan

by Levent Kemal - Çağatay Cebe 16 Ekim 2020
written by Levent Kemal - Çağatay Cebe
19 Yıllık İşgale Hızlı Bir Bakış: Afganistan

Afganistan son beş yıldır art arda önemli değişikliklere şahit oluyor. Küçük ve büyük ölçekli bu değişimler, her ne kadar mahalli yaşansa da ulusal bir etkiye sahip olabiliyor. Taliban’ın gerilla savaşındaki değişen stratejisinden, IŞİD’in bir dönem yükselişine, Amerika’nın askerlerini çekmesinden, ülkedeki eski savaşı ağalarının gizli ve açık çekişmeleri ülke sahasında hızlı değişimlere sebep oluyor. İnsan hakları suçları yüzünden sürgün edilen Raşid Dostum’un1 Accused of Rape and Torture, Exiled Afghan Vice President Returns Cumhurbaşkanlık yarışı için arka plandaki aktör olması, Taliban’ın ikinci ismi ve kurucu lider Molla Ömer’in eniştesi Molla Birader’in Donald Trump ile telefon görüşmesi2 Good talk: Trump says he spoke to Taliban leader after accord gibi süreçler tarihsel bir düzlem içerisinde oldukça kafa karıştırıcı. 1979 yılından beri kesintisiz bir savaş halinin yaşandığı Afganistan, barışı sağlayabilmek adına son birkaç yılda beklentileri tersine çıkarabilecek düzeyde değişimlere şahit oluyor. Mevcut yaşananları temeli ise 2001 yılının Eylül ayına uzanıyor.

 

11 Eylül saldırılarının ardından Amerika’nın Bush Doktrini’ni3 Bush Doktrini, bir gücün taşıdığı saldırı potansiyelini, uygulamaya dökmeden önce Amerika’nın askerî harekât ile bunu engellemesidir. Körfez Savaşı’nın ardından 1992’de Paul Wolfowitz ve Lewis Libby’nin askeri ve politik strateji temellerine dayanan bu doktrin, 11 Eylül saldırısının ardından resmi dış politika haline gelerek Bush Doktrini olarak uygulandı. Daha fazlası için; Lafeber, W. (2002). “The Bush Doctrine”. Diplomatic History, Vol. 26, No.4 uygulamasıyla terörle mücadele ve müdahalecilik stratejilerinde büyük değişimler yaşandı. Küresel siyaset ile devletlerin taktik ve stratejileri, Amerika’nın gerçekleştirdiği bu değişime bağlı olarak düzenlendi. Irak’ın işgal sebeplerinin arasında 11 Eylül’ü gerçekleştiren “el Kaide’ye, Bağdat’ın yardım ettiği” de belirtildi. Gerçek olmayan kimyasal silahlar haricinde kamuoyunda destek sağlayacak kuvvetli bir dayanak noktası olarak örgüt seçilmiş oldu. Amerika ilk olarak Afganistan’ı da bu sebeple işgal etti ve sonraki süreçlerde de bu olguyu kullanarak işgallerine devam etti. George Bush’un iki dönemlik başkanlık sürecinde Amerika’nın Neo-Liberal dış politikası, Cumhuriyetçiler tarafından sert askeri güç kullanımına dayanıyordu. Bu kapsamda Taliban’ın tamamiyle bertaraf edilmesi için Afganistan’daki askeri harekatın öncülüğünü Pentagon yapıyordu. Afgan savaş ağalarının kendi bölgelerindeki yegâne lider olma isteğine bir de devlet kademelerinde üst düzey ve hatta devleti yönetecek bir yapı olma isteği eklendi. Devlet geleneği yok denecek kadar zayıf olan Afganistan’da bu kurum, söz konusu ağaların adeta oyuncağı haline geldi. Amerika’nın kurduğu ve yönettiği ‘Afganistan’ın Yeniden Yapılanması Özel Müfettişliği’ (SIGAR) çeşitli rapor ve yazılarında ülkedeki yolsuzluktan ve bununla yapılan mücadeleden fazlasıyla bahsediyor.4 Corruption in Conflict – Lessons From US Experience From Afghanistan Devlet organlarına sahip yöneticiler genel ekseriyetle yeni bir Afganistan inşasından ziyade mevcut kaynakları şahsi menfaatler uğruna harcamayı tercih ediyor. Bu sebeple birbirleriyle seçim dışı mücadeleleri, bürokraside ortaya çıkıyor. En taze örneği ise 2020 yılının şubat ayında sonuçlanan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Eşref Gani ve Abdullah Abdullah’ın kendilerini aynı anda devlet başkanı ilan etmeleri oldu. 5 Ghani and Abdullah sign power-sharing deal Devlet başkanı kademesinde yaşanan bu güç mücadelesi bakanlık, valilik ile hiyerarşik bir sırayla devam edebiliyor. Afganistan halkı devletin varlığını en fazla Kabil’de görebiliyor. Başkentten uzaklaştıkça, devletin tam egemenliği yerini savaş ağalarının sosyolojik bağları sebebiyle kurduğu hakimiyet alanlarına bırakıyor. 1994 yılı öncesi Afganistan atmosferi çatışmalar yerine siyasi mücadelelere evirilmiş bir şekilde ülkede yaşanıyor. Amerika ise çekilmeye hazırlanıyor.

2001 Sonrası Değişim: Obama, Taliban ve Trump

Barack Obama, Amerikan başkanı olarak göreve geldiği ilk dönemden itibaren okyanus ötesinde yürütülen “bitmeyen savaş”a karşı olarak, Orta Doğu ve Afganistan’daki muharip güçlerin çekileceğini belirtmişti. Ekonomik ağırlığın temel olduğu bu gelişme, Amerikan toplumunda, bilhassa asker ailelerinde bir umut oldu. Zira çatışma sahalarından gazi olarak dönenler çok zorlu şartlarda yaşıyor veyahut aileler, çocuklarını uzak coğrafyalarda kaybediyordu. Bu noktada Amerikan değerlerine sıklıkla atıfta bulunan Bush yönetiminin tersine bir girişimde bulunan Obama, yapılan eleştirilere karşı Afganistan’da bir yanda çekilme sürecini başlatırken, diğer yanda da Operasyon Venüs Mızrağı’nı gerçekleştirdi. 2011 yılının Mayıs ayında Pakistan’da gerçekleştiren bu özel operasyon ile el Kaide lideri Usame bin Ladin etkisiz hale getirildi.6 The Operation That Took Out Osama Bin Laden Afganistan cephesindeki gidişat tam olarak Obama’nın istediği gibi gidiyor; her sene düzenli olarak asker sayısı azaltılıyordu. Ancak bu değişim görevini terk etmeye hazırlanırken durdu. 2015 yılının sonlarına doğru bu gidişat son buldu.7 In Reversal, Obama Says U.S. Soldiers Will Stay in Afghanistan to 2017

 

Taliban’ın 2001’den beri sürdürdüğü kırsaldaki görece düşük yoğunluklu savaş, şehirlere taşınmaya başlamış ve Beyaz Saray’ın karar değiştirmesine karar vermişti. Amerika, ülkeden çektiği muharip birlikleri hem danışman hem de aktif çatışmaya hazır olarak tekrar Afganistan’a gönderdi. Özel kuvvet timleri, Taliban’ın değişen askeri stratejisine karşı Kabil güçleriyle birlikte şehirlerde beraber mücadele etmeye başladı. Gizli ve özel nokta operasyonlarda kullanılan birlikler artık gündüz vakti meskûn mahal çatışmalarda yer alıyorlardı. Amerika ve Taliban gün geçtikçe birbirlerine karşı artan güç kullanmaya devam ettiler. Kabil’in merkezindeki Taliban baskınlarına karşı olarak Amerika, İHA saldırıları düzenliyordu. Savaş eskisinden çok daha şiddetle doğrudan sivillerin hayatlarına yansıyor, ülkede çatışmalardan doğan anarşi ortamı korkutucu bir hal alıyordu. Donald Trump’ın başkan seçilmesiyle birlikte yoğun muharebe atmosferi bozulmaya başladı. Başkan seçilmeden önce Afganistan askerlerin çekilmesi düşüncesine sahip olan Trump, başkanlığının ilk zamanlarında bunu ifade etmek bir yana Pentagon’un planına uygun olarak ülkeye asker göndermeye devam etti. Alışıldığı üzere Trump’ın bazen belirsizleşen politik adımları bu süreçte kendini göstermeye başladı. Suriye’den çekilme fikrine ek olarak Afganistan’dan da çekilme planı olduğu ortaya çıktı.8 Trump plans to pull thousands of troops out of Afghanistan – report Kabil’in 2018 yılının ortasında başlattığı Taliban ile görüşmeler9 Afghanistan Peace Talks Since 2018: A Timeline Amerika’nın da görünür olarak dahil olmasıyla barış görüşmelerine evrilmeye başladı. 2010 yılında Katar’da yapılmaya çalışılan ve başarısızlıkla sonuçlanan10 U.S., Afghans, Taliban to begin peace talks in Qatar Kabil-Taliban görüşmelerinin nihai başarılı ile bitirilmesi isteniyordu. 2010 yılında temelleri atılan görüşmelere, 2018 yılında tekrar başlandı. On sekiz ay süren, birçok defa duran, tarafların Afganistan sahasında birbirlerine yönelik saldırılarının devam ettiği, Doha’da karşılıklı jestlerin yaşandığı ve her iki taraftan da çokça eleştirilen bu süreç Şubat 2020’de meyvesini verdi.

 

Amerika, Taliban’ın herhangi bir resmi evrak çıkarmasını, kendisine tehdit olacak kişi ve gruplara yardım yapılmamasını ve ülke içi gruplarla görüşmelerin başlamasını istedi. Taliban ise Amerika ve NATO güçlerinin ülkeden çekilmesini, hapiste olan savaşçılarının salıverilmesini talep etti.11 Agreement for Bringing Peace to Afghanistan Amerika ve Taliban bu tarihten itibaren çatışmamaya başladı, hapistekiler bırakılmaya ve geri çekilme işlemleri başladı. Taliban içerisinde Amerika ile rahatsız olanların örgütten ayrılırken, Amerika’dan el Kaide konusunda sert eleştiriler yöneltildi. BM raporu işaret edilerek, Taliban’ın el Kaide ile arasına mesafe koymadığı, örgüt ile bağlarını eskisi gibi devam ettirdiği12 UN Report: Taliban Maintains Ties to Al-Qaeda belirtiliyor. Amerika’daki düşünce kuruluşlarında başlayan Taliban ve Kaide’nin ilişkisi, BM ve Pentagon raporlarına13 Pentagon says Taliban maintains Al Qaeda ties, jeopardising US-Taliban deal yansıdıktan sonra Taliban ile görüşen Özel Temsilcisi Zelmay Halilzad’ın da gündemi oldu. Doha’daki diplomasi masasında Amerika’yı temsil eden Halilzad, Taliban’ın el Kaide ile ilişkileri konusunda bazı adımlar attığı, bunu yakından gözlemlediklerini, hassas bir konu olduğunu ve daha çok adım atılması gerektiğini söyledi.14 Taliban has kept close ties with al Qaeda despite promises to Trump admin, U.N. report says Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücahid’in de el Kaide ilişkisi konusunda Amerika’daki raporları reddetmesi15 U.S. envoy forges ahead with troubled Taliban peace deal ile bir süreliğine meseleyi kapattı. Taliban ve el Kaide arasında ilişkinin güncel durumu açık kaynaklara, bağımsız taraflarca sağlıklı bir şekilde aktarılabilmiş değil. Taliban ve el Kaide ilişkisi karışıklığını koruyor. Taliban içerisindeki kadroların bir kısmı el Kaide’ye karşı kesin çizgilere sahip olsa da bazıları örgüte oldukça yakın. İki örgütün tarihi ilişkilerine bakıldığında ise Taliban’ın el Kaide’yi göz önünde tutucu, kısıtlayıcı bir tavır sergilediği görülüyor. Usame bin Ladin’in Afganistan’da herkesten uzakta, takipçileriyle izole bir yaşam sürmesini Molla Ömer ve şurasının kabullenmediğini söyleyebiliriz. Bin Ladin’e yönelik suikast girişimlerini fırsat bilen Taliban, kendisini “daha iyi korumak” adına kendi başkentleri Kandahar’a çağırdı16 Scheuer, M. (2011). Osama Bin Laden, New York: Oxford University Press  s. 108 ve bu neticede Usame bin Ladin, ailesiyle birlikte karargahını da taşıdı. Afganistan’da görece Taliban’ın baskısı altında yaşayan el Kaide, Pakistan’a geçtikten sonra dahi bu baskıyı kısmi hissetti. Yerel aşiretlerle yaptıkları evlilikler, Taliban’ın yönetici bir güç olmaması vb. etkenler el Kaide’nin daha rahat davranışlar sergilemesine sebep olsa da Taliban’a yaptıkları biat, onları doğrudan yönetim şurasının kararlarına bağlıyor. Bu sebeple el Kaide lideri Eymen Zevahiri, Pakistan’da yaşarken yönetim şurasının diğer üyeleri ise İran’ın doğusunda yaşıyorlar.17 From Iran to al-Qaeda: How Hamza bin Laden’s future was secured Taliban, her ne kadar destek verse de el Kaide’nin kendisini aşabilecek bir güç olmasını istemiyor. Bu aşamada Taliban ve el Kaide ilişkisinin hangi durumda olduğunu ne Amerikalı Muhafazakârların ne de Taliban sözcülerinin yaptığı açıklamalara bakarak anlayabiliriz.

 

Amerika ve Kabil, Taliban’ın ülkedeki oyuncular arasında yer almasını istiyor. Bu konuda da mevcut düzen içerisinde silah bırakan bir siyasi partiye evirilmesini arzuluyorlar. Süren bütün bu görüşmelerin sebebi buna dayanıyor. Taliban’ın varlığı Beyaz Saray tarafından tanınmış olsa da Afgan ağaları arasında hala ihtilaflar mevcut; bazıları ölene kadar savaşmayı ve bazıları da sandıkta mücadeleye devam edeceklerini ifade ediyor. Taliban ise elinde bir koz tutuyor; el Kaide. Amerika ile imzaladığı anlaşmanın temeli de buna dayanıyor. Örgütün artık tehdit olmaması. Beyaz Saray, Taliban’a biat etmiş, sarp dağların arasında gizli yaşayan ve gerilla yöntemlerini benimsemiş örgütü bitiremeyeceğini anladığı için halihazırda tamamen örtüşmeyen bu iki yapının arasındaki ayrılığı kullanarak el Kaide’nin tehdit seviyesini bitirmeyi veyahut minimum seviyeye indirmeye çalışıyor. “Talibanistan”ın yazarları Peter Bergen ve Katherine Tiedemann, kitaplarında el Kaide ve Taliban arasındaki ilişkinin ideolojik değil karşılıklı menfaate dayalı olduğunu18 Bergen, P. (2013) Talibanistan: Negotiating The Borders Between Terror, Politics, And Religion. Oxford: Oxford University Press, s. 73-74 ileri sürüyorlar. Ülkede hakimiyet kazanmak isteyen Taliban’ın önündeki en büyük engel ise Amerika. Bu anlaşma ile Taliban ve Amerika isteklerine ulaşmayı amaçlayan ‘kazan-kazan’ formülü istiyorlar. Taliban’ın el Kaide ile ilişkisi şüpheli ve Amerika hala geri çekilmemekle birlikte birkaç gün önce Taliban’a saldırı dahi düzenledi.19 US forces hit Taliban with airstrikes in Helmand province Kabil ile Taliban arasındaki görüşmeler daha yeni başlamakla birlikte şiddetin azaltılması, el Kaide varlığı, meclis bazlı İslam Cumhuriyeti’nin yerine şura temelli İslam Emirliği’nin mi kurulacağı20 Defying Peace Deal, Freed Taliban Return to Battlefield vb. birçok heyetler arası görüşülecek konu bulunuyor. Süreç içerisinde Taliban ile gelinen noktayı göreceğiz.

 

Taliban’ın bir değişim halinde olduğu konu ise tartışılan eğitim meselesi. Yönetimde olduğu dönemde kısıtlı bir eğitim verildiği bilinen ve çokça bahsedilen bir konu. Bu konuda bir değişim yaşandığı aşikâr. Amerikan Kongresi’ne bağlı Birleşik Devletler Barış Enstitüsü’nün (USIP) Kasım 2019’da yayınladığı raporda Taliban’ın bu değişiminden bahsediliyor. 2009 yılından itibaren Taliban Yönetimi, devlet eğitim kurumlarının işlemesine bölgelerinde onay verirken, bu okullarda eğitim alanlara da dışlayıcı davranmıyor. Lakin bununla birlikte kendi müfredatını da öğrencilere öğretiyor ve eğitim-öğretim programı için kaynak ayırıyor. Taliban’ın daha önceden okullara izin vermemesi ve hedef almasının sebepleri arasında yurtdışı fonlamasıyla ayakta duran okulların kendilerine yönelik casusluk faaliyetlerinde kullanılması gösteriliyor.21 Jackson, A., Amiri, R. (2019). “Insurgent Bureaucracy: How the Taliban Makes Policy”. United States Institute of Peace, s. 15 2012 yılına kadar okullara süren silahlı saldırıların ardından 2014 yılında Taliban, okul yönetimi hususunda değişikliğe gitme kararı aldı. Eğitim Heyeti’nin kontrolünde profesyonel bir kadroyla kontrol ettiği kırsal bölgelerde kendi müfredatına uygun eğitime geçti. Sıkça yaşanmasa da yerel olmayan ve bölgeye yeni gelen Taliban yöneticisi, eğitim faaliyetlerini durdurmak istediği vakit danışmanları tarafından doğuracağı riskler sebebiyle vazgeçiliyor.22 Ibid, s. 19 Afgan toplumunun başarısı için dini ve modern eğitimin gerekli olduğunu söyleyen Taliban’ın Doha’daki Siyasi Ofis Şefi Abbas Stanakzay, hayatın birçok alanında olduğu gibi kadınların eğitimde de olmasını İslam’ın verdiği temel hak olduğunu23 In Moscow, Afghan Peace Talks Without the Afghan Government ifade ederek Moskova’da alışagelmişin dışında yaptığı açıklamalardan birini daha ekledi.

 

Taliban kanadında bu değişim bir günde gerçekleşmedi. 2000li yılların ortasında halka dikta ettiği uygulamalar, 2009 yılından itibaren halkla uyumlu bir hale getirilmeye çalışıldı. Kız çocuklarının okula gitmesi 2015 yılına kadar bazı bölgelerde sorunlar oluşturmasına karşın yaşanan değişimin bir parçası olarak nasibini aldı. Afganistan’ın çok milliyetli ve birbirinden farklı yaşam tarzlarına sahip topluluklara bölünmesi bu hususta Taliban’ı zorlayan bir mesele. Zira kuzeydeki topluluklarla güneydeki Peştunlar arasındaki farklı yaşam tarzı, Taliban’ın politikalarında çözülmesi gereken engellerin oluşmasına sebebiyet veriyor. Yönetim katında Peştun ağırlığa sahip olan Taliban, son beş yıllık dönüşümü içerisinde kuzey topluluklarından kişilere de şuralara da yer vermeye başladı. Taliban’ın eski Eğitim Bakan yardımcısı Özbek asıllı Abdüsselam Hanefi 24 ABD ile müzakere eden Taliban heyeti kimlerden oluşuyor? örneklerden sadece bir tanesi. Taliban’ın üst düzeylerinde eğitim konusundaki düşüncelerinde değişim yaşansa da tabana doğru gidildikçe bunun hala daha tam oturmadığını görüyoruz.

 

Taliban’ın doğuşu ve iç savaş sırasındaki rolünden “İşgalden işgale Afganistan: Taliban’ın yükselişi ve yerelleşmesi”nden bahsetmiştik. İşgalden sonra Taliban, hücresel örgüt olmak yerine bürokratik yapısını koruyarak varlığını sürdürdü. Taliban’ın da her vilayete atadığı bir sivil yöneticisi mevcut. Ve bu yöneticilere Kabil Hükümeti “Gölge Vali” diyor. Zira normal bir valinin sorumlulukları ve uygulamaları ne ise Taliban’ın valisi de aynı rolü üstleniyor. Konseyler, danışmanlar vb. makamlar ile bir nevi 90larda tecrübe ettiği devlet yapısını aktif olarak kullanıyor. Bu yapıyla birlikte belirlenen taktikler ve stratejiler de bulunuyor. Harp stratejisi kırsalda gerilla savaşı olan Taliban, 2015 yılından itibaren şehirlerde yıpratma savaşı sürdürmeye başladı. Tacikistan sınırına yakın, Afganistan’ın kuzeydoğusunda yer alan Kunduz şehri, 2001 yılından sonra ilk defa Taliban’ın mücadele sonucu aldığı şehir oldu. Aylarca süren düzenli çatışmalar25 Taliban Seize A Major City, A Sign Of The Group’s Resurgence neticesinde şehir merkezine giren Taliban, video ve fotoğraflar çektikten sonra bölgeden ayrıldı. Bu tarihten itibaren Taliban, ülkenin birçok bölgesinde bu taktiği izlemeye başladı. Bilhassa Taliban güneydeki Helmend, Kandahar, Paktia ve Gazne’deki şehirlerin kısa süreli elde tutulmasıyla Kabil Hükümeti’ne yıpratıcı saldırılar gerçekleştirdikten sonra bu şehirlerden geri çekiliyor. Bu bölgelerdeki baskın Peştun nüfusu, Taliban’ın aynı zamanda sosyolojik tabanı olması hasebiyle güneydeki çatışmalar hem yoğun hem de sık sık yaşanıyor. Türkmenistan sınırındaki kuzeyde ise Badğis, Feryab, Sar-i Pul, Taliban’ın kuzeyde en etkin olduğu bölgeler. Buralarda şehirlere yönelik saldırılardan ziyade sınır hattı veyahut vilayet içerisindeki askeri karakolların ele geçirilmesi amaçlanıyor. Diğer vilayetlerdeki çatışmalar çok düşük seyrettiği için kayda değer gelişmeler pek yaşanmadı diyebiliriz.

Afganistan’daki Herkese Karşı: IŞİD Horasan

Kabil ve Taliban’ı zora sokan tehdit ise IŞİD’in Horasan Kolu oldu. IŞİD’e bağlı Pakistanlıların kurduğu bu güç, Taliban’a bağlı bazı yerel komutanların, ülkenin bazı noktalarında IŞİD’e biat etmeleriyle genişledi. Oluşmaya başladığı 2014-15 yıllarından itibaren Taliban’ı oldukça zorlayan IŞİD, 2017 yılının ortalarında ünlü Tora Bora Dağları’nda hakimiyet kurmasıyla26 ISIS has taken bin Laden’s old Afghan stronghold of Tora Bora from the Taliban gücünün zirvesini yaşadı. Devam eden süreçte ise Kabil’de sıkça düzenlediği bombalı saldırılar, yollarda kurduğu kontrol noktalarındaki infazlar, Hükümet ve Taliban güçlerine yapılan saldırılar ile tarihi mücadele içerisindeki karşıt güçlerin, dikkatlerini IŞİD’e vermelerine sebep oldu. Amerika’nın desteği ile hava saldırıları düzenleyen Kabil’in aksine Taliban’ın örgüt ile olan mücadelesi daha derindi. Kendi safındaki bazı yerel yöneticilerin maddi kaygılarla geçiş yaptıkları ve çeşitli bölgelerde beraber mücadele ettikleri eski yoldaşlarına ani baskınlar düzenlemeleri sebebiyle örgütün varlığı bitirilmek isteniyordu. Çeşitli ölçeklerde yaşanan çatışmaların ardından IŞİD’i büyük ölçüde zayıflatan ve etkileyen saldırı 2018 yılının ortalarında yaşandı. Özbekistan sınırındaki Cüzcan vilayetinde iki gün boyunca süren çatışmaların nihayetinde bölgedeki 200 kişilik IŞİD varlığı, Afganistan Ordusu’na teslim oldu.27 Taliban Surge Routs ISIS in Northern Afghanistan IŞİD’in Afganistan’daki varlığı da şekil değiştirmeye başladı. Suriye ve Irak’ta olduğu gibi toprak hakimiyetinden ziyade Pakistan sınırındaki dağlık alana çekilen IŞİD, sınır şehri Celalabad ve başkent Kabil’de hücre sistemine geçti. Amerika-Taliban görüşmelerinin bir sonucu olarak Afganistan sahasında farklılaşan bir çatışma ağı oluştu. Kabil’de IŞİD hücrelerine baskın, Amerika’nın hava saldırısı haricinde Taliban da Pakistan sınırındaki Nangerhar’da IŞİD ile çatışmalara devam etti. Bu süreçte Taliban ile Kabil güçleri çatışmaya devam ederken, Amerika anlaşma gereği Taliban’ı hedef almayıp, IŞİD’e karşı örgüte oldukça sınırlı bir destek vererek, IŞİD’e karşı yürüttüğü askeri mücadeleden övgüyle bahsetti.28 CENTCOM: Taliban Actions ‘Not Consistent’ With Peace Deal

Sivil Kayıplar

Afganistan’da birçok farklı bölgede süren çatışmalar, yollara koyulan patlayıcılar, İHA saldırıları, sivillerin infazları, şehirlerde yaşanan bombalı saldırılar, milisler, kontrol edilemeyen yerel silahlı güçler gibi çeşitli etkenler sebebiyle Afgan halkı anarşi ortamından en çok etkilenen kesim olduğu aşikâr. Son beş yıl içerisinde yaşanan çatışmalar sebebiyle her yıl ortalama onbin sivil yaralanıyor veya hayatını kaybediyor:

Afganistan'da Sivil Kayıplar - Acta

BM Afganistan Yardım Görevi’nin 2020 yılında yayınladığı sivil kayıplar raporunda ilk altı ay içerisinde hayatını kaybedenlerin sayısı 1282, yaralıların 2176 ve toplamda çatışmalardan 3458 sivilin etkilendiği açıklandı. 2019 yılının aynı dönemine göre bu sayı yakınken, 2015-18 yılları arasındaki kayıpların yaklaşık yarısına tekabül ediyor.29 AFGHANISTAN MIDYEAR REPORT ON PROTECTION OF CIVILIANS IN ARMED CONFLICT: 2020

Facebook Twitter Instagram
16 Ekim 2020 0 Yorum
0 FacebookTwitterWhatsappEmail
Genel

Libya Aşiretleri ve Siyaset

by Levent Kemal - Çağatay Cebe 24 Temmuz 2020
written by Levent Kemal - Çağatay Cebe

Kaddafi’nin düşüşünün ardından Libya’da oluşan çatışmalı ortamın sür-git hal almasında eski  rejimin güvenlik aygıtlarının büyüttüğü aşiretler ciddi roller oynuyor. Kırk yılı aşan Kaddafi döneminin sosyolojik ve siyasi mirası 2011 yılındaki devrim ve bugüne uzanan şekilde etkisini koruyor. Kaddafi’nin katı güvenlik ve kontrol rejimi ile aşiretler askeri birliklerde ve güvenlik kurumlarında görevler alıyor ve giderek güçleniyorlardı. Bu görevler sayesinde Şubat Devrimi olarak anılan ve Libya’da çatışmalı dönemin miladı olan süreç teçhizat olarak silahla donatılmış aşiretleri ülke siyasetinin ana damarlarından biri haline getirdi.

 

Savaşın başlarında Kaddafi yanlısı aşiretlerin devrimcilere katılması ve çözülmeler yaşanmasıyla askeri güç dengesi hızlı bir şekilde Kaddafi rejiminin aleyhine değişti. Savaşın ilerleyen safhalarında ise aşiretler, kendilerine ait silahlı gruplardan oluşan örgütler haline gelerek, iç savaş içerisinde hem siyasi hem de askeri olarak öncü güç oldular. Bugün ise Libya sahasında bilhassa Halife Hafter’in yanında devrik lider Kaddafi’ye çok yakın ve eski rejimin  muhafızlığını yapan çok sayıda aşiret bulunuyor. 

 

Aşiretlerin bu güçlerinin Libya’da iç savaşın ikinci safhasında nasıl askeri ve siyasi bir güce tahvil edildikleri konusuna girmeden önce Şubat Devrimi olarak anılan ve Kaddafi’nin devrildiği süreçte şekillenen Trablus müttefik güçleri arasında da Kaddafi döneminde ötekileştirilmiş bazı aşiretlerin olduğunu belirtmek gerekmektedir. Ne var ki, Trablus güçleri bünyesinde aşiretleri barındırsa bile asıl gücünü kentli ve aşiret bağları daha zayıf, daha kozmopolit bir ortamdan sağlamıştır. Aşağıda genel bir şekilde özetlenecek ve Libya’yı anlama çabasında aşiretler konusunda rehber olması amaçlanan yazının okunurken bu durumun dikkate alınması gerekmektedir.

 

Libya’daki aşiret bağlarının en güçlü bölgeler arasında doğudaki Sireynika geliyor. 1 Al-Hamzeh Al-Shadeedi & Nancy Ezzeddine, 2019, Libyan Tribes in the Shadows of War and Peace, Clingendael – The Netherlands Institute of International Relations, s. 6 Senüsi Hanedanlığı ve Kaddafi dönemlerinde ülkede söz sahibi olunması noktasında öne çıkan aşiretler ağırlıkla ülkenin doğusunda konumlanmış vaziyetteler. Aşiretlerin birbirleriyle ya da Kaddafi’yle sürdürdükleri mücadeleler genel olarak Libya’nın doğusu ve güneyinde vuku buldu. Örneğin tarihi birbirleriyle mücadeleyle geçen Tebu ve Evlad Süleyman aşiretleri, iç savaş sürecinde daima çatışmışlardır. Bu sebeple iki aşiretin bugünkü çatışmalarda farklı saflarda olması da esasen bu tarihi çatışmaya dayanıyor.2 Shadeedi -Ezzeddine, s. 8

 

Libya’da yüz kırk civarında belli büyüklükte aşiret varken, bunların sadece otuz ya da kırkı ülkede etkin. Aşiretler; alt-aşiretler, soylar ve geniş ailelerden oluşuyor. Örf olarak adlandırabileceğimiz aşiret kültürü, Libya’da hayati öneme sahip. Aşiretler, Libya’daki iç savaşta merkez haline gelerek milislerin kontrolünden, çatışmaları artırmaya ve azaltmaya kadar geniş bir yelpazede yönetimde oldu.3 Rebeca Mansur Vieira, 2017, The Tribes and Civil War in Libya: Tribes and Militias Post Arab Springs in the Process of Political Transition.” University Of Brasilia Intstitute Of International Relations, s. 34 Şubat 2011’de Libya’daki protestolar sadece gençlerin öncülük ettiği sokak hareketleri değildi. Orta sınıfın da başı çektiği gösteriler oldu. Çünkü ülkedeki özel sektör Kaddafi’nin baskısı altında, kısıtlamalarla gelişirken, kamu sektörünün maddi olarak getirisi de bu sınıf için pek yeterli değildi. Öte yandan Libya’ya gelen işçi sınıfı ise Sahra Altı Afrika ve diğer Mağrib ülkelerine dayanıyordu. İşçi sınıfının bu sosyolojisi de protestolara yansıdı zira ülkede sendika olmaması sebebiyle işçileri sokakta organize bir şekilde tutabilecek herhangi bir oluşum da yoktu. Sadece ekonomik ve siyasi kar sağlayan devlet kurumları ve şirketler haricinde Libya’da ekonomik ve siyasi geçişi sağlayabilecek herhangi bir kurum da bulunmuyordu.

 

Tunus ve Mısır örneğinde olayların belirli bir aşamada ordu güçlerince müdahil olmasıyla – tersine yahut ileriye yönelik – bu geçiş sağlanırken, Libya’daki bürokratlar ve yüksek rütbeli subaylar görevlerini, güçleriyle birlikte terk ederek Kaddafi’ye karşı açık bir tutum takındılar.4 Wolfram Lacher, 2011, Families, Tribes and Cities in The Libyan Revolution, Middle East Policy, Vol. XViii, No. 4, s. 141 Kaddafi’den ilk ayrılan askeri birliklerden olan özel kuvvet yapısına sahip Saika Tugayı, Ubeydat, Avakir ve Barağisa aşiretlerinden oluşuyordu. Çatışmalar boyunca da Bingazi’de savaştılar.

 

2013 yılında Saika Tugayı ile çalışan Libya Kalkanı 1 lideri Vasim Bin Hamid, kendilerine yaptıkları yardım çağrısına gelmediklerini ve “Libya halkının yanında değil Barağisa aşiretinin yanında olduklarını” ifade etti. Saika’nın komutanı Albay Vanis Buhamada, 2013-14 yıllarında birliği aşiret bağları üzerine şekillendirdi. Kendisine bağlanan aşiretlerle olan ilişiğini yine aşiret kuralları çerçevesinde kurdu. Albay Buhamada’nın subayı kendisi için “askeri komutandan çok aşiret şeyhi gibi” dedi, bu ifade Kaddafi’nin askeri birlikler haline getirdiği aşiretlerin geldiği noktayı çok daha somut şekilde dile getiriyordu.5 Frederic Wehrey, 2014, Ending Libya’s Civil War. Reconciling Politics, Rebuilding Security, Carnegie Endowment for International Peace, s. 19 Saika Tugayı’nın mevcut komutanı olan Varfalla aşiretinden Mahmud el-Varfalli, işlediği savaş suçları yüzünden Uluslararası Suç Mahkemesi tarafından aranıyor.6 https://www.icc-cpi.int/libya/al-werfalli

 

Libya’daki güvenlik kurumlarına yapılan alımlarda aşiret ilişkileri göz önüne alındığı için başkent Trablus’un düşmesinden sonra bile Sirte’deki Kaddafa aşiretinin, Beni Velid’deki Varfalla ve Fizan’daki Magariha aşiretlerinin bölgeleri, eski rejimle ve rejim sayesinde kurulan bağlar sebebiyle devrime karşı direniş odaklarına dönüştü.

 

Yukarıda belirttiğimiz gibi 2011 yılında, Libya’daki devrimcilerin silahlı örgütlenmesinin temelinde de şehir ve kasaba kültürü yatıyordu. 1960lı yılların başında ülkedeki petrol varlığı ile artan şehir nüfusu da kentlere taşınmaya başladı. Kaddafi, aşiretler arasında sınıfsal bir çatışmaya mahal vermemesi için devlet kurum ve makamlarını aşiretler arasında liyakat değil kayırmacılığa dayanarak paylaştırdı. Ve buna istinaden şehirlere petrol üretimine dayalı istihdam için gelen aileler de kendi aşiretlerinin olduğu mahallelere yerleştiler. Bu yerleşimler Libya’da Arap Baharı başladığı zaman devrim yanlıları ve karşıtları olarak kendisini ortaya çıkardı.7 Lacher, s. 146

 

Libya’daki devlet mekanizmasının 2011 yılında çok hızlı çözülmesinin temelinde de Kaddafi’nin getirdiği ve devletin merkezi yapısını kan soylu ilişkilere bölen aşirete olan bağlılık vardı. Aşiret yapılanması devlet ve kurumların zayıflamasına neden oldu. Bu zayıflık ise Kaddafi’nin gayri resmi bir şekilde kurumları aşiretlerde merkezileştirmesine dayanıyor. Libya’daki düzenli ordu, darbe tehdidine karşı olarak bilerek zayıf tutulurken, birbirlerini izleyen güvenlik kurumları, özel kuvvetler ve paramiliter güçler ise Kaddafi’nin aşireti Kaddafa ve iki yakın müttefiki olan Varfalla ve Magariha aşiretleri üyelerinden oluşuyordu.

 

Libya’da devrimin başında kısa süreliğine kurulan Ulusal Geçiş Hükümeti’ni oluşturan kişiler arasında Kaddafi ile birlikte darbe yapan üst düzey bürokratlar haricinde yine Kaddafi tarafından sürgüne gönderilen monarşi döneminin yine güçlerini aşiretlerinden alan aristokrat ailelerinin üyeleri vardı.8 Lacher, s. 142 Bu sebeple de Libya’nın kuzeydoğusu, ülkenin diğer bölgelerine göre daha fazla hızla özgürlüklerine kavuştular. Zira bu bölgenin seçkin aileleri, monarşi döneminin önde gelen aşiret ailelerinin isimleriydi.9 Lacher, s. 143 Kaddafi sonrasında kurulan Ulusal Kongre’de daha çok aşiret temsil hakkı elde ederek yasama ve yürütmeye dahil oldu. Eski yönetimde yer alan aşiretler ise devrim sonrasında kamu ve siyaset dışı bırakıldılar. Artık daha çok aşiret, aracı olmadan doğrudan yönetime ulaşabilme fırsatına erişmiş oldu.10 Rebeca Mansur Vieira, 2017, The Tribes and Civil War in Libya: Tribes and Militias Post Arab Springs in the Process of Political Transition.” University Of Brasilia Intstitute Of International Relations, s.35 Ancak Şubat Devrimi’ni takip eden olaylar aşiretlerin geçmişlerinden gelen ilişkiler, siyasi ve askeri tercihlerini perçinleyen bölünmelere ve ikinci bir iç savaşa neden oldu. Bu iç savaşın anahtarı olarak da sınır ötesi bağları ve etkinlikleri ile aşiretler karşımıza yeniden çıktı. Peki kimdi bu aşiretler?

Varfalla Aşireti

Libya’da kırk iki yıl hüküm süren Muammer Kaddafi, rejiminin devamlılığı için kendi kabilesinin de içinde olduğu üçlü bir aşiret koalisyonu üyelerini askeri ve güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarına yerleştirdi.11 Arturo Varelli, The Role of Tribal Dynamics in The Libyan Future, Analysis No. 172, May 2013, s.6 Bu aşiretlerden demografik olarak en büyüğü ise yaklaşık bir milyon nüfusu ile Varfalla aşireti idi.12 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s.12  

 

Varfalla aşireti Kaddafi’nin iktidarı ele geçirmesinin ardından, özellikle 1975-1993 arasında, Kaddafa aşireti ile güçlü bir ittifak yapan Varfalla aşireti devlet kurumlarında hızla yükselerek pek çok konumu işgal etmeye başladı. Trablus’un güneydoğusundaki Beni Velid yerleşiminden bir ucu Sirte ve Bingazi’ye bir ucu Trablus şehrine uzanan aşiretin güney kolu ise az miktarda da olsa Sebha kentinde varlığını sürdürüyordu 13 David Wood, Libya Conflict Assessment: Literature Review, 2012, s.6-7-8-9 ve bu durum Kaddafi rejiminin kontrol amaçlı güvenlik bürokrasisi için oldukça kullanışlıydı.

 

Ne var ki, zamanla Varfalla aşireti içinde devletin özellikle güvenlik kurumları ve askeri kurumlarındaki üyeler ile aşiret büyükleri arasında Kaddafa aşireti ve Kaddafi ile girilen ilişkiler konusunda görüş ayrılıkları yaşandı. Bu tartışmaların gölgesinde ordu ve güvenlik kurumları içindeki Varfalla üyeleri 1993 yılında bir darbe girişiminde bulundu ancak girişim başarısız oldu.Kaddafi rejimi oldukça sert bir tepki verdi ve üçlü aşiret koalisyonu kısmen dağıtıldı.14 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s.12

 

Bu süreç Varfalla aşireti içinde bir ayrışmaya, aşiretin merkeziyetini kaybetmesine neden oldu ve 2011 yılına gelindiğinde Kaddafi rejimi karşısında Varfalla aşireti birbirinden farklı görüşler ve saflaşmalar içinde yer aldı. Beni Velid’teki ve Trablus’taki aşiret kolu Kaddafi’ye destek sunarken ülkenin doğusundaki, Sireynika’da, aşiret yönetimi ise Kaddafi’nin yönetimi bırakarak ülkeyi terk etmesini istedi. Aşiretin doğu kolundan aşiret ileri gelenlerinden Ekrem Varfali de El Cezire’ye verdiği rçportajda Kaddafi yönetimi bırakmazsa petrol üretimini ve ihractını kesmekle tehdit etti.15 Libyan tribe threatens to cut oil exports soon, https://af.reuters.com/article/commoditiesNews/idAFLDE71J0PP20110220

 

Varfalla içindeki görüş ayrılıklarını gidermek ve birleşik bir devrimci tutum için yapılan görüşmeler ise başarısız oldu.16 Wolfram Lacher, 2011, Families, Tribes and Cities in The Libyan Revolution, Middle East Policy, Vol. XViii, No. 4, s. 145 Aşiret içindeki Kaddafi yanlısı ve devrim yanlısı ayrımı ve askeri yansımaları sürdü. Trablus’un düşmesinden sonra bile bazı Varfalla üyeleri kent içinde güçlü oldukları Hadba ve Ebu Selim bölgelerinde Şubat Devrimi güçlerine karşı çatışmalara devam etti.17 Lacher, 2011, s. 146

 

Trablus’taki Kaddafi yanlısı tutum Beni Velid’te kendisini göstermedi. Beni Velid’te Şubat Devrimi döneminde aşiretin kurduğu Dinin Şehitleri Tugayı ile 28 Mayıs Tugayları arasında devrim-karşı devrim iddiaları ile küçük çaplı çatışmalar yaşansa da bunlar yayılmadı.18 David Wood, Libya Conflict Assessment: Literature Review, 2012, s.6 ve Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, s.90-91

 

Sirte’deki Varfalla kolu ise gerek kentteki Kaddafa aşiretinin baskınlığı gerekse Batı Libya’daki kollar arasında yaşanan çatışmalardan uzak kalmak adına Kaddafi yanlısı tutumlarını sürdürdüler. Bu kentteki aşiret kolu geçmiş koalisyonun izlerini takip etmeyi tercih etti.19 Wood, 2012, s.7

 

2014 sonu ve 2015 başında Sirte ve doğu kıyı kentlerinde yükselen IŞİD varlığı ve Sirte’nin IŞİD tarafından ele geçirilmesinin ardından çok sayıda Varfalla üyesi Sirte’den Beni Velid’e göç etti.20 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, s.136 IŞİD’in Doğu Libya kıyı kentlerinde yükselen varlığı ile Varfalla aşiretinin doğu kolu Halife Hafter komutasındaki Şeref Operasyonu ile hareket etmeye başladı.

 

Kaddafi rejiminin yıkılma evresinde rejimden kopan ve bir özel kuvvetler birliği olan Saika Tugayı Varfalla aşiretinin askeri olarak temsil edildiği birimdi. Merkezi Bingazi’de olan bu tugayın Şubat Devrimi sırasında Kaddafi’ye olan bağlılığına son vermesi ile doğu kentleri hızla eski rejimden koptu. Ne var ki Saika Tugayı daha sonraki süreçte doğu kentlerindeki İslami merkezli gruplarla ve bazı aşiret grupları ile çatışmalar yaşadı.21 Frederic Wehrey, 2014, Ending Libya’s Civil War – Reconciling Politics, Rebuilding Security, Carnegie Endowment for International Peace, s.18-22 Bu çatışmalar daha sonra Bingazi’de IŞİD’in ortaya çıkması ile şiddetlendi. Saika Tugayları komutanları Vanis Bukhamada’nın döneminde Hafter güçleri ile tam bir uyum içinde değildi, ancak Bukhamada’dan sonra komutanlık kademesini ele geçiren Mahmud Varfalli ile Saika Tugayı ve Hafter arasındaki mesafe giderildi. Günümüzde Sirte ve Bingazi’de Hafter saflarında savaşan Saika Tugayı’nın yanı sıra Varfalla aşiretinin Beni Velid’te sosyal konsey ile yönetilen kolu Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile anlaşma sağlamış ve kentin kontrolü UMH güçlerine geçmiştir. Bu gerçeklikler göz önüne alındığında Varfalla aşiretinin 1993 darbesi arefesinden bu yana yaşadığı görüş ayrılıklarını halen koruduğunu söylemek mümkündür.

Kaddafa Aşireti

Libya’da kırk yıldan biraz uzun hüküm süren Muammer Kaddafi’nin aşiretidir. Kaddafa aşireti Sirte ve güneyi ile Bingazi ve Trablus çevresinde yaşamaktadır. Ülkenin güneyinde ise Sebha kentinde dominant nüfusa sahip olmasa da aşiretin güçlü bir kolu bulunmaktadır. .22 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s. 13

 

Libya tarihinde Kaddafi öncesi dönemde (İtalyan işgali ve krallık döneminde) etkisi çok az ve genel olarak kırsal nüfusu nedeniyle dikkat çekmeyen aşiret 1969 yılında Muammer Kaddafi’nin iktidarı ele geçirmesi ile güç kazanmıştır. Kaddafi, aşiretinin üyelerini herhangi bir darbe girişimine karşı kendisine yakın tutmuş, güvenlik kurumlarına yerleştirmiş ve bunun meyvesini 1993 yılında Varfalla aşireti subaylarının darbe girişiminde almıştır.23 Hocine Chougui, La Composition Ethnique des Tribus Libyennes, 2012, www.ism-france.org/analyses/La-composition-ethnique-des-tribus-libyennes-article-16702

 

Kaddafa aşiretinin Sirte kentindeki ağırlığına rağmen aşiret akrabalık yoluyla kentte diğer aşiretlerle iç içe geçmiştir. Bu aşiretlerin başında Fercan ve Varfalla aşireti gelmektedir. 24 David Wood, Libya Conflict Assessment: Literature Review, 2012, s.7 Aşiretin Sebha kolu ise Evlad Süleyman, Ebu Said, Magariha, Varfalla ve Hasavna aşiretlerine kıyasla nüfus olarak az durumdadır.25 Wood, 2012, s.9 Ancak burada yine Kaddafi döneminde oldukça etkin bir şekilde varlık gösteren Kaddafa güç paylaşımının üst sıralarındadır. Aşiretin Sebha’daki bu etkinliği Kaddafi’nin iktidar döneminden önce bu bölgede geçirdiği gençlik yıllarına kadar uzanmaktadır. Sebha, Kaddafi’nin siyasi hayat ve düşüncesi ile tanıştığı yer olarak bilinmektedir.26 David Blundy, Andrew Lycett, Qaddafi and the Libyan revolution, 1987, s.40-42

 

Siyasi olarak Kaddafa aşireti Şubat Devrimi sırasında devrimci güçlere karşı savaşan Kaddafi birliklerinin temelini oluşturdu. Ancak devrimin ilerlemesi ve Trablus’un düşmesi ile bölgede Kaddafa ile rekabet halindeki Şubat Devrimi döneminde muhaliflerden yana bir tutum sergileyen Evlad Süleyman aşireti Sebha’da Kaddaf aşiretine karşı devrimcilerden aldığı destekle giderek güçlendi. Bu güçlenme Evlad Süleyman aşiretinin Kaddafa üyelerine ait malları yağmalaması ve el koymasına kadar gitti.27 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, 2020, s.94-98 / s.24 Benzer bir akibet Sirte ve Bingazi’de de yaşandı. Muammer Kaddafi Sirte’de öldürüldükten sonra Kaddafa, Tavırga ve Beni Velid – Varfalla – üyelerinden yaklaşık yedi bin kişi tutuklandı.28 Wolfram, 2020, s.29

 

Sebha’da ve ardından Sirte ve Bingazi’de doğan bu politik intikam eylemlerinin arkasında Kaddafa aşiretinin Muammar Kaddafi döneminde devlet ve güvenlik kurumlarında aldıkları kilit rollerin ve faili oldukları olayların etkisi vardı. 29 Wolfram, 2020, s.67

 

Kaddafa aşireti nüfusunun az olmasına karşın Kaddafi döneminde diğer Libyalı aşiretler ve sınır ötesi aşiretler için Libya’daki askeri-güvenlik mekanizmalarına eklemlenmenin anahtarı pozisyonunda idi. Kaddafi döneminde Sirte, Bingazi ve Trablus muhafız alaylarının ana omurgası Kaddafa aşiretinden oluşurken gövde kadrolar Varfalla ve Magariha aşiretlerinden oluşuyordu. Bunun yanında Kaddafi rejimi Osmanlı’ya isyan ve İtalyan işgali döneminde Çad ve Sudan’a göç etmiş olan aşiretleri ülkeye geri çağırırken Afrika’nın Sahil bölgesindeki diğer aşiretleri Arap kimliği ile vatandaşlığa kabul ederek ordu ve diğer kurumlara Kaddafa aşireti üzerinden yerleştiriyordu.30 Wolfram, 2020, s.70-72

 

Kaddafi bu aşırı güçlendirilmiş güvenlik mekanizması girişimine sınır ötesi aşiret ilişkilerini de dahil ederek Libya içindeki askeri ve politik dengeleri de etkilere açık hale getirmiş, ancak demir yumruk döneminde bu etkiler kendisini göstermemişti. Kaddafi döneminde Mali ve Nijer’den Libya dışından Tuaregler ve Nijer’den Torşan aşireti Ubari kentinden kurulan Komando Tugayı’nda konuşlandırılmıştı.31 Wolfram, 2020, s.72

 

Şubat Devrimi döneminde Kaddafa aşireti Sirte’de ve Sebha’nın Fatih bölgesinde de ciddi bir karşı direniş gösterdi.32 Wolfram Lacher, 2011, Families, Tribes and Cities in The Libyan Revolution, Middle East Policy, Vol. XViii, No. 4, s. 146 Devrimin ilerleyen aşamasında Libya Şafağı ile Hafter güçleri ayrımında Sirte ve Bingazi’deki IŞİD etkisi ile Hafter’in Şeref Operasyonu odasına katılan Kaddafa Sebha’da da petrol bölgelerinin kontrolü için rakibi Evlad Süleyman aşireti, Tebu ve Tuareg güçlerine karşı şiddetli çatışmalar yaşadı.33 Andrew Engel, Libya as a Failed State – Causes Consequences Options, The Washington Institute for near East Policy 2014, s.8

 

Ayrışmaların ileri aşamasında, ikinci iç savaş döneminde, Kaddaf aşireti kendisini eski rejimin de sadık aşiretleri olan Varfalla’nın bir bölümü, Varşefana ve Magariha ile Hafter yanında tanımladı.34 Engel, 2014, s.9

Zintan Aşireti

Trablus’un güneybatısındaki Cebel Nefusa ve çevresinde, güneyde Fizan bölgesine uzanan şekilde dağılmış olan aşiret Zintan aşiretidir.35 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s. 14 Kaddafi döneminde güneyden komşusu Meşaşiye aşireti ile sorunlar yaşayan Zintan aşireti Kaddafi’nin devrilmesi döneminde askeri bir güç olarak hızla yükselmiştir.36 Jalel Harchaoui – Mohamed-Essaïd Lazib, Proxy War Dynamics in Libya, The Proxy Wars Project, 2019, s.4

 

Zintan, aşiretin adını alan bölge ve aşiret, Kaddafi sonrası dönemde Misrata ile beraber Libya’da iç savaşın batıdaki ağırlık merkezlerinden biri haline geldi.37 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, 2020, s.94-98 / s.12 Bölge yakınlarındaki askeri üsler ve uzun süredir yurtdışında bulunan Zintan kökenliler üzerinden sağladıkları silahlar ile Şubat Devrimi sırasında aşiret olarak öne çıka Zintan bu kazanımlar ile Meşaşiye gibi ‘düşmanlarına’ karşı da harekete geçti. Misratalı güçlerin Tavırga ahalisine uyguladıkları yerinden etme stratejisini uygulayan Zintan aşireti Uveyniya ve Kavaliş çevresindeki Meşaşiye halkını güneye sürdü.38 Wolfram, 2020, s.24

 

Zintan aşiretinin askeri olarak yükselişi aşiret üyelerinin de yükselişini sağladı. 2011 Kasım ayında Usame Cuveyli, Zintan askeri konseyi başkanı iken, Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin ilk savunma bakanı olarak atandı.39 Nicholas A. Heras, A Look at the Commander of the Zintan Military Council: Who Is Osama al-Juwaili?, Militant Leadership Monitor Volume: 8 Issue: 3, 2017, The Jamestown Foundation, https://jamestown.org/brief/look-commander-zintan-military-council-osama-al-juwaili/ Cuveyli’nin bu atamadan sonraki uygulamaları ise Libya’daki askeri gücün yeniden aşiret bazlı şekilde yerelleşerek feodal tabanlı bir parçalanmaya gitmesine neden oldu. Cuveyli sık sık şişirilmiş askeri kadrolar üzerinden eleştirildi. Cuveyli’nin Zintanlı güçlerden devşirdiği güçlerle temelini attığı bir grup olan ve sonradan Varfalla aşiretinin kontrolüne geçen Petrol Tesisleri Muhafızları grubu da bakanlık döneminde aldığı eleştirilerin içindeydi.40 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, 2020, s.94-98 / s.26 Petrol Tesisleri Muhafızları (PTM) vakası zamanla Trablus içinde, ülkenin doğu ve güneyinde ciddi sorunlara neden oldu. PTM’nin temelinde yer alan Zintanlı gruplar ve Misratalılar arasında yaşanan çatışmalar sonunda Zintanlılar karşı-devrimcilerle iş birliği yapmakla suçlandı.41 Wolfram, 2020, s.33-37

 

Bu gelişmeler ile Kaddafi’yi deviren güçler Trablus’un batısındaki etkilerini kaybetmeye başladı. Zintan aşireti siyasi ve askeri olarak iki ayrı görüş çevresinde ayrıştı. Zintan aşiretinin devrim karşısında tutum takınan kolları ve aileleri nedeniyle Kaddafi yanlısı aşiretler Cebel Nefusa’dan Fizan’a kadar yayılma imkanı buldu.42 Wolfram, 2020, s.40; Andrew Engel, Libya as a Failed State – Causes Consequences Options, The Washington Institute for near East Policy 2014, s.16 Trablus’ta geçiş konseyi çevresinde toplanan Şubat Devrimi güçleri ile Zintan arasındaki kopukluklar Trablus’un batısında ve güneyinde çatışmalara neden oldu. Zintan güçlerinin bir kısmı Trablus havalimanını işgal ederek bir süre tuttu. Misrata ve Trablus güçleri bir aydan uzun süren şiddetli çatışmalar sonunda havalimanını ele geçirdi ve Zintan güçlerini Trablus’tan çıkardı.43 Wolfram, 2020, s.37- 40

 

Zintan aşireti askeri olarak bu şekilde gündemde iken aşireti dünya gündemine taşıtan diğer olay Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyful İslam Kaddafi’yi ele geçirmeleri idi.44 Gaddafi’s son Saif al-Islam captured in Libya, BBC, 2011, https://www.bbc.com/news/av/world-middle-east-15806112/gaddafi-s-son-saif-al-islam-captured-in-libya Bu büyük olay Zintan aşiretinin elindeki siyasi bir kozdu.45 Libya: Militias, Tribes and Islamists, Netherlands, The: Ministry of Foreign Affairs, s. 12 Daha sonra Zintan aşiretinin Hafter yanlısı kesimi Hafter’in de baskısı ile Seyful İslam’ı serbest bıraktı.46 Gaddafi’s son Saif freed in Libya, BBC, 2017, https://www.bbc.com/news/world-africa-40236808 Zintan aşiretinin Hafter yanlısı kolunun lideri İdris Madi idi. Madi Kaddafi yanlısı bir subay olarak uzun süre Zintan bölgesinde Hafter adına komutanlık yaptı.47 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, 2020, s.94-98 / s.165 Madi’nin güçleri ile Zintan lı Cuveyli güçleri arasındaki bölünmeyi Zintanlıları askeri konseyde toplayan Cuveyli lehine sonuçlandı.48 Jason Pack, Kingdom Of Militias: Libya’s Second War of Post-Qadhafi Succession, ISPI, 2019, s.27 Madi ve çevresindeki güçler Türkiye destekli UMH güçlerinin ilerlemelerinin ardından Hafter’e verdikleri desteği çektiklerini açıkladı.49 Hafter’in sağ kolu Tümgeneral Madi’den istifa kararı, CNNTürk, 2020, https://www.cnnturk.com/dunya/hafterin-sag-kolu-tumgeneral-madiden-istifa-karari Ne var ki buna rağmen Zintan aşiretinin bölgesinde halen tam olarak UMH’nin kontrolünden bahsedemiyoruz.50 Libya’da yaklaşık son durum haritası için bakınız: Suriyak, Libya son durum haritası, https://www.google.com/maps/d/viewer?mid=1k_5mC2oHM9Lj4I5irFA0pkXbqKQ&ll=31.17018908150113%2C13.299531668732353&z=8

Libya Aşiretleri
HD Grafik İndirme

Tarhuna Aşireti

Trablus’un güneydoğusundaki Tarhuna kenti ve çevresinde etkili olan Tarhuna aşireti dört büyük aileden teşekkül bir aşiret olarak sınırlı bir bölgede varlık gösteriyor.51 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s. 23 Trablus, Misrata, Beni Velid ve Garyan arasında oldukça stratejik bir coğrafi konuma sahip Tarhuna kentinin baskın aşireti olan Tarhunalılar Kaddafi döneminde güvenlik kurumlarında ayrıcalıklı bir yere sahipti.52 Andrew Engel, Libya as a Failed State – Causes Consequences Options, The Washington Institute for near East Policy 2014, s.6

 

Kaddafi’nin devrilmesi ile başlayan devrim sürecinde Tarhuna aşireti devrime karşı net bir tutum sergilemekten kaçındı.Tarhuna aşireti Kaddafi’nin 1996 yılında rejime sadık aşiret liderleri ve şeyhlere verilen onur belgesi olan birkaç aşiretten biriydi.53 Al-Hamzeh Al-Shadeedi – Nancy Ezzeddine, Libyan Tribes in The Shadows of War and Peace, Clingendael, 2019, s.5 Bölgelerini korumak amacıyla sık sık Misratalılar ile çatışmalar yaşadılar.54 Engel, 2014, s.6 Ancak aşiret güvenlik kurumlarındaki ilişkileri üzerinden Beni Velid ve Trablus’un Hadba ve Ebu Selim bölgelerindeki Kaddafi yanlısı aşiretlerle – Varfalla ve Magariha – oldukça yakın ilişkilerini sürdürdü. Daha sonraki süreçte bu ilişkiler üzerinden Hafter saflarında kendisini tanımlayan silahlı gruplar kuran Tarhuna aşiretini Libya iç savaşında askeri olarak öne çıkaran grup Kani – Kaniyat Tugayları oldu.55 Wolfram Lacher, Who is fighting Whom in Tripoli?, How the 2019 Civil War is Transforming Libya’s Military Landscape, Small Arms Survey, Briefing Paper, August 2019, s.4-13 Kani ailesinden üç kardeşin kurduğu bu grup savaşın ilk yıllarında belirsiz siyasi çizgisi zamanla Hafter yanlısı bir şekil aralarak fanatikleşmiştir.

 

Esasen Tarhuna’nın Nacah ailesine – aşiret altı büyük ailesine – üye olan Kani ailesinin56 Assem Mihirig, The truth behind war crimes in Libya, 2020, https://www.spiked-online.com/2020/06/22/the-truth-behind-war-crimes-in-libya/ tugaylarının adı pek çok savaş suçu ile anılmaktadır ve Libya’nın BM tarafından tanınan hükümeti bu suçların soruşturulması için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne çağrı yapmaktadır.57 Libya presses international community to prosecute pro-Haftar “Kaniyat” militia, 2020, https://www.libyaobserver.ly/news/libya-presses-international-community-prosecute-pro-haftar-kaniyat-militia

Zuvaya Aşireti

Zuvaya aşireti de Tarhuna gibi büyük kabilelerden olmasa da coğrafi konumu nedeniyle oldukça dikkat çeken bir aşirettir. Libya’nın doğusunda, Sireynika’da, petrol rezerv bölgelerinin bulunduğu Kufra’dan Sirte’ye kadar yayılan aşiret petrol alanlarındaki varlığı ile düşük ve seyrek nüfusuna rağmen önemli bir konumdadır.58 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s. 17 Bedevi özellikleri baskın olan aşiretin yaşadığı coğrafya Libya’nın en az kentleşmiş ve en az nüfusa sahip bölgesidir ve aşiretin bu nedenle yabancılara ve diğer aşiretlere kapalı bir doğası vardır.

 

Ekonomik faaliyet alanı genel olarak klasik bedevi ekonomisine – hayvancılık ve küçük ölçekli ticaret – dayanan Zuvaya aşireti Kufra’dan Mısır, Çad ve Sudan sınırlarının kesişme alanına uzanan ticaret ve kaçakçılık yollarına da hakimdir.59 ben Lamma, 2017, s.17 Zuvaya aşireti ticaret sayesinde Kufra dışında Ecdebiye kentinde de yerleşmiş unsurlara sahiptir ve burada petrol ve ticaret sayesinde dominant bir karakter çizmektedir. 60 David Wood, Libya Conflict Assessment: Literature Review, 2012, s.8

 

Şubat Devrimi sırasında orta yolcu bir tutum sergileyen aşiret ilk dönemde zaman zaman devrimin kazanımlarını desteklemesine rağmen daha çok tarafsız kalmaya özen göstermiştir.61 Wood, 2017, s.8 Bu dönem, Zuvaya aşiretinin de diğer pek çok aşiret gibi Kaddafi rejiminden desteğini çektiği ve bunu açıkça ifade ettiği döneme denk düşmektedir. Zuvaya aşireti de Şubat Devrimi’nin başlaması ile desteğini çektiğini açıklamıştır.62 Arturo Varelli, The Role of Tribal Dynamics in The Libyan Future, Analysis No. 172, May 2013, s.7 Bu açıklamadan kısa bir süre sonra Zuvaya aşiretine bağlı güçler devrimci müttefiklerine destek vermek amacıyla harekete geçmiştir.63 Jérôme Tubiana – Claudio Gramizzi, Tubu Trouble: State and Statelessness in the Chad– Sudan–Libya Triangle, Small Arms Survey, 2017, s.107

 

Şubat Devrimi’nden sonraki süreçte Zuvaya aşireti de tutum değiştirmiş, kendisini Hafter yanlısı güçler arasında tanımlamıştır. Bu değişimin temelinde Kufra – Ecdebiye üzerinden sınır ötesine uzanan ticaret yollarından elde edilen gelirlerin yani aşiret çıkarlarının korunması yatmaktadır. Bu çıkarların korunması için Zuvaya aşireti sık sık Tebu aşiretleri ile çatışmalar yaşamıştır.64 Andrew McGregor, The Strategic Topography of Southern Libya, CTC Sentinel, 2016, Vol.9 Issue.5, 21-27, s.23 Zuvaya aşiretinin Tebular ile geçmişten gelen mücadelesi Şubat Devrimi sürece de yansımış, Tebuların devrimden sonra Kufra ve çevresindeki petrol kuyularına el koymaları ile çatışmalar yaşanmıştır. 2015 yılına kadar süren çatışmalarda 2015 içinde üç aylık çatışmaların ve çokça sivil kaybın ardından Zuvaya aşireti ile Tebular birbirlerine ait yerleşim alanlarını kuşattı. Bu süreçte Tebular Kufra’daki 600 Zuvaya üyesini yerinden etmişti.65 Tubiana – Gramizzi, 2017, s.115 2016 yılında ve sonrasında Çad, Katar ve BAE’nin arabuluculuk girişimleri ile Kufra bölgesindeki tansiyon düşürülmeye çalışıldı66 Tubiana – Gramizzi, 2017, s.116-118 ancak çekişmeler küçük çaplı çatışmalar halinde devam etti.

 

Zuvaya aşireti Tebular ve zaman zaman Hasavna aşireti ile girdiği bölge mücadelesi üzerinden aşiret çıkarlarını, Çadlı savaşçıların Libya’ya girişinin getirdiği çıkarları düşünerek, Hafter yanlısı bir çizgiye yöneldi.67 الاخبار : قبیلة الزویة تؤكد دعمھا للحملة الشعبیة لتفویض المشیر خلیفة حفتر لرئاسة البلاد, https://www.youtube.com/watch?v=jnCB9j01O4I Zaman zaman Hafter yanlısı Zuvaya aşireti ve diğer aşiretlerin Libya güneyinde Tebulara karşı bir etnik temizliğe giriştiği ifade edildi, Zuvaya aşireti de bu iddialar arasında sıkça anıldı.68 Andrew McGregor, Is Khalifa Haftar’s Libyan National Army Carrying Out Ethnic Cleansing in Murzuq?, AIS Special Report, July 20, 2019, https://www.aberfoylesecurity.com/?p=4476

Fercan Aşireti

Libya’nın doğusunda sahil kentlerinden biri olan ve Sireynika bölgesinin çöl alanına açılan kavşak noktası durumundaki Ecdebiye’nin batısında, Sirte ve Zilten’de bulunan aşirettir.69 Libya, Country of Origin Information COI Report Background and Security Situation, UK Border Agency, COI Service, 2011, s.50 Aynı zamanda Trablus’ta da küçük bir kolu bulunan aşiret kentte eski rejim yanlısı aşiretlerle aynı yerleşim bölgelerinde varlık gösteriyordu.70 Abdulsattar Hatitah, Libyan tribal map:network of loyalties that will determine Gaddafi’s fate, 2011, https://www.cetri.be/Libyan-Tribal-Map-Network-of?lang=fr

 

Libya’nın doğusunda kendisini egemen güç ilan eden Halife Hafter’in de üyesi olduğu kabiledir. 2011’de Şubat Devrimi’ni destekleyen aşiret daha sonra aşiret etkisi ile Hafter saflarında yer almıştır.71 اللعب بورقة القبائل الليبية لا يبني دولة, 2020, 2020, https://www.aa.com.tr/ar/%D8%A3%D8%AE%D8%A8%D8%A7%D8%B1-%D8%AA%D8%AD%D9%84%D9%8A%D9%84%D9%8A%D8%A9/%D8%A7%D9%84%D9%84%D8%B9%D8%A8-%D8%A8%D9%88%D8%B1%D9%82%D8%A9-%D8%A7%D9%84%D9%82%D8%A8%D8%A7%D8%A6%D9%84-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%8A%D8%A8%D9%8A%D8%A9-%D9%84%D8%A7-%D9%8A%D8%A8%D9%86%D9%8A-%D8%AF%D9%88%D9%84%D8%A9-%D8%AA%D8%AD%D9%84%D9%8A%D9%84/1893102 2011 sonrasında Fercan aşireti doğuda büyüyen Halife Hafter etkisi ile Trablus, Misrata ve Zintan ittifakının Libya’nın Şafağı operasyon odasına rakip Hafter yönetimindeki Libya Şeref Operasyonu odasına katılmıştır.72 Andrew Engel, Libya as a Failed State – Causes Consequences Options, The Washington Institute for near East Policy 2014, s.10

 

Bu seçimde aşiret ilişkileri diğer müttefik aşiretler  ile ilşikiler önemli olduğu kadar Fercan aşireti için Sirte ve Bingazi’deki IŞİD savaşçıları da etkili olmuştur.73 خريطة ولاءات القبائل الليبية في الصراع مع المتطرفين,  2014, https://www.afrigatenews.net/article/%D8%AE%D8%B1%D9%8A%D8%B7%D8%A9-%D9%88%D9%84%D8%A7%D8%A1%D8%A7%D8%AA-%D8%A7%D9%84%D9%82%D8%A8%D8%A7%D8%A6%D9%84-%D8%A7%D9%84%D9%84%D9%8A%D8%A8%D9%8A%D8%A9-%D9%81%D9%8A-%D8%A7%D9%84%D8%B5%D8%B1%D8%A7%D8%B9-%D9%85%D8%B9-%D8%A7%D9%84%D9%85%D8%AA%D8%B7%D8%B1%D9%81%D9%8A%D9%86/ Sirte’de Fercan aşiretinden selefi din adamı Hliad Bin Recep Fercani’nin öldürülmesi74 اغتيال خالد الفرجاني شيخ السلفيين في سرت, 2015, http://alwasat.ly/news/libya/79877 sonrasında kentteki Fercan aşireti IŞİD’in bağlılık isteğini reddedip çatışmaya başladı.75 James Brandon, Libya Faces Deepening Chaos, The Jamestown Foundation, 2015, Terrorism Monitor Volume: 13 Issue: 17

 

Ardından Sirte’de IŞİD ile Fercan aşireti başta olmak üzere yerel aşiret güçlerinin de aralarında olduğu güçler arasında şiddetli çatışmalar yaşandı.76 Ambassador: 150-200 dead in Libya ‘massacre,  Egypt Independent, 2015, https://egyptindependent.com/ambassador-150-200-dead-libya-massacre/ Fercan aşireti bu süreçler ve aşiret ilişkilerinin getireceği ortak çıkar üzerinden halen Hafter saflarında yer almaktadır.

Kuloğlu - Köroğlu Aşireti

Libya’nın sahil kesiminden Trablus’tan Misrata kentine uzanan aralıkta yaşayan, kökenleri itibari ile Osmanlı hakimiyeti dönemindeki asker ve görevli Anadolu’dan getirilen kişilerden müteşekkil aşirettir.77 Ben Lamma, 2017, s.23 Yazar Tahir El Zavi Kuloğlu – Köroğlu aşiretini “Türk babalardan olan Trabluslu annelerden doğan topluluk” olarak tarif etmektedir.78 Al-Zawi, al-Tahir. 1968. dictionary of Libyan counties. al-Noor. Tripoli Libya, Aktaran: Rashed, Rajia, “Structure, Gender, Tribalism, And Workplace Power In Libya” (2017). Wayne State University Dissertations, 2017, s. 60

 

Bu tanımlama zamanla Yavuz Sultan Selim döneminden (1512-1520) itibaren askerlik ve Akdeniz’de denizcilik yapan ve Kuzey Afrika bölgesine getirilen Anadolu kökenli asker ve görevlilerin soylarını tanımlayan bir anlam kazanmıştır. Batı kaynaklarında “yeni Türk” veya “ikinci derecede Türk” mânasında kullanılan kelime kuroglu, kourouglis, couloughlis, culuglis ve kulughlis gibi farklı şekillerde yazılmaktadır. Kuloğulları imtiyazlı birer sınıf teşkil ederek kendilerine mahsus bir sosyal hayat oluşturmuş ve Kuzey Afrika tarihinde önemli bir yere sahip olmuşlardır. 79 Kuoğlu, Ahmet Kavas,  Türkiye Diyanet Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/kuloglu–garp-ocaklari

 

Kuloğlu – Köroğlu topluluğu zamanla Berberi ve Arap aşiretlerle akrabalık ilişkisi geliştirmiş ve Araplaşmıştır. Misrata’dan batıya doğru ana alanları bulunan bu aşiretin Bingazi kentinde de kolu bulunmaktadır.

 

Kaddafi’nin devrilmesi döneminde önemli bir rol üstlenmiş olan aşiret ülkenin doğusunda Ubeydat aşireti ile hem rekabet hem iş birliği içindedir. İkinci iç savaş döneminde büyük çoğunluğu Trablus yanında yer alan aşiretin bir kısmı ise Hafter tarafında yer almaktadır.

 

Varşafana Aşireti

Trablus’un batı ve güneyinde yerleşik olan Varşafana aşireti Kaddafi dönemindeki üçlü kabile koalisyonuna yakın aşiretlerden biri idi. 80 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s. 23 Şubat Devrimi sonrasında ise üçlü koalisyon aşiretleri – Kaddafa, Varfalla ve Magariha – gibi Varşafana da devrimci güçler ve geçiş konseyi tarafından siyasi ve askeri karar mekanizmalarından uzak tutuldu. 81 Arturo Varelli, The Role of Tribal Dynamics in The Libyan Future, Analysis No. 172, May 2013, s.8

 

2011 – 2014 arasında aşiretlerin siyasi ve askeri gücü tekelleştirme sürecinde, Varşafana aşireti Trablus’un batısında komşu olduğu Zintan aşireti ile ciddi sorunlar yaşadı. Devrimi destekleyen Zintan aşireti Varşafana’yı Kaddafi döneminin bir kalıntısı olarak gördüler. .82 Al-Hamzeh Al-Shadeedi – Nancy Ezzeddine, Libyan Tribes in The Shadows of War and Peace, Clingendael, 2019, s.8 Ne var ki Zintanlar ile devrimci güçler arasındaki ayrışmadan sonra Zintan güçlerinin bir kısmının Trablus havaalanı savaşında Kaddafi yanlısı yüzlerce tutukluyu salıvermesi ile Varşafana aşireti ‘Aşiretler Ordusu’ oluşumu ile güç kazandı.83 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, 2020, s.40

 

2014 yılında Trablus’un Aziziye mahallesinde çeşitli aşiretlerden yaklaşık iki bin kişinin katılımı ile kurulan Aşiretler Ordusu’nun belkemiğini Varşafana aşireti oluşturuyordu. Ordunun geri kalanınn ağırlığı ise Kaddafi döneminin aşiret koalisyonu üyelerindendi.Varşafana aşiretinin rakibi Zintanlılar arasındaki Hafter yanlıları ise bu orduda yer almamıştı. 84 جيش القبائل, 2015, https://www.aljazeera.net/encyclopedia/military/2015/7/29/%D8%AC%D9%8A%D8%B4-%D8%A7%D9%84%D9%82%D8%A8%D8%A7%D8%A6%D9%84 Aşiretler Ordusu Trablus’taki çatışmalarda Misratalı güçlere yenildi ve Trablus’tan Cebel Nefuse’ye geri çekildiler. Bu süreçte ise binlerce Varşafana üyesi aile ve savaşçılar Trablus ve Cebel Nefuse’den Beni Velid’e göç etmek zorunda kaldı.85 Lacher, 2020, s.136

 

2015 yılında Trablus güneyinde Hafter adına savaşan Varşafana güçleri ile Misrata güçleri arasında ilan edilen ancak sıkça küçük ölçekte bozulan ateşkes döneminde göç etmek zorunda kalanlardan geri dönüşler başladı. 2017 yılında Trablus yanlısı Zintanlı komutan Cuveyli ve güçleri Varşafana aşiret bölgesine girerek buradaki Hafter güçlerini ciddi şekilde zayıflattı.86 Lacher, 2020, s.168 Cuveyli’nin bu hamlesi ile geri çekilen Varşafana güçleri Trablus’a karşı Hafter yanında savaşlarını Beni Velid ve Trablus’un güneyindeki hatlarda sürdürdü. Trablus’un güneyinde Hafter saflarında savaşan Varşafana güçlerinin en bilinen komutanlarından Mesud El Davi 2019 yılında yine Hafter yanlısı Kani Tugayı ile bir tartışma sonucu öldürüldü.87 http://www.libya-analysis.com/2019/05/

 

Türkiye’nin desteklediği UMH güçleri Trablus çevresindeki alanlarda ilerleme kaydetti ve Varşafana bölgesini ele geçirdi. Bu gelişmeler ile daha güney ve doğuya çekilen Varşafana aşiretinin yüksek konseyi Hafter ve Mısır öncülüğünde UMH karşıtı açıklamalar yaparak siyasi ve askeri faaliyetlerine devam etmektedir.88 Arab countries and the US announce support for Egypt’s stance on Libya, 2020, https://egyptindependent.com/arab-countries-and-the-us-announce-support-for-egypts-stance-on-libya/

Ubeydat Aşireti

Ubeydat aşireti, Libya’nın Sireynika bölgesinde ikamet eden en güçlü aşiretler arasında. Ubeydatların en güçlü ailesi olan Sa’da, 18. yüzyıldan bu yana bölgede bulunuyor. Ubeydat aşiretinin Libya’daki konumu esasen Senusi hanedanlığı dönemindeki ayrıcalıklı konumları ve askeri uzmanlıklarına dayanıyor.89 Mohamed Ben Lamma, 2017,  The Tribal Structure in Libya: Factor for Fragmentation or Cohesion?, Fondation Pour la Recherche Stratégique, s. 15 Tobruk ve çevresinde yoğunlaşan ve güney-güneydoğu kesime yayılan aşiretin altın dönemi Libya krallığı dönemi iken Kaddafi’nin dönem dönem değişen aşiret politikaları sayesinde, özellikle 1990’ların ortalarından itibaren, Libya’nın doğusunda Ubeydat aşireti tekrar söz sahibi olmaya başladı.90 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, s.71 Arap Baharı’nın başlarında daha 2011 yılının Şubat ayında Kaddafi’nin Libya’nın doğusunu kaybetmesiyle birlikte Ubeydat aşireti de yönünü değiştirdi. Tobruk Limanı ve Marsa el-Hariga Petrol Depolama Tesisi yöneticisi Süleyman Mahmud el-Ubeydi, Kaddafi’ye uzun süre hizmet eden Bingazi Güvenlik Tugayı komutanı Abdel-Fettah Yunus ve Tobruk’un güneyindeki Cemal Abdünnasır Hava Üssü’ndeki askeri personelleri Kaddafi’den ayrıldılar.91 Wolfram Lacher, 2011, Families, Tribes and Cities in The Libyan Revolution, Middle East Policy, Vol. XViii, No. 4, s. 144 Ne var ki bu geçişler Ubeydat aşiretinin tümünü devrimci güçlerin yanına taşımıyordu. Zira daha önce Tobruk’ta göstericilere müdahale zamanı ile Kaddafi tarafından Ubeydat Güçleri’nin Derna’ya saldırma emri verildiğinde yaşanan bölünme gibi aşiret Kaddafi ve karşıtları olarak bölünmüştü.

 

Ancak devrimden sonra Tobruk’ta diğer bölgelerdeki gibi bir çatışma ortamı oluşmadı. Anlaşmazlıklar olsa da Ubeydat içinde ve diğer kent aşiretleri ile sorunlar siyasallaşmadı.92 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict,, s.94-98 / s.138-140 Şarkiye adı ile de anılan doğu aşiretleri arasında olan Ubeydat aşireti Tobruk ve çevresinden, Evlad Ali aşiretinin Mısır’da Libya sınırı boyunca olduğu gibi, Mısır sınırı boyunca uzanan bir etkiye sahip ve bu açıdan Kaddafi ile devrimciler arasındaki çekişme döneminde oldukça önemli bir yer işgal ediyordu.93 Thomas Hüsken, Tribal Politics in the Borderland of Egypt and Libya, Palgrave Series in African Borderlands Studies, s. 42 Şubat Devrimi’nin ardından ikiye bölünen saflarda 2013 ve 2014 yıllarında Bingazi – Derna hattında Hafter’in Libya’nın Onuru Operasyon odasına katılan ve Hafter’e destek açıklaması yapan aşiretin üyesi Akila Salih de şu anda Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi’nin başkanlığını yürütmektedir.94 John Oakes, ‘Obeidat tribe’ LIBYA – The Obeidat, 6 Kasım 2012, https://libyastories.com/2012/11/06/libya-the-obeidat-a-third-post-about-libyan-tribes/

 

Ubeydat aşiretinin tutumu Derna savaşından sonra değişmemiş, Hafter saflarında ülkenin doğusunda görece özerk ve ‘İslamcı’ yönetimden uzak bir Libya hususunda, Arap miliyetçiliği ekseninde varlıklarını sürdürmüşlerdir. Aşiret pek çok kere Hafter’e ve aşiret üyesi Akila Salih’in ilderliğini yaptığı Tobruk Temsilciler Meclisi’ne bağlılıklarını dile getirmişlerdir.

Avakir Aşireti

Bingazi’nin doğu ve batısında bulunan Avakir aşireti, 1950’li yıllarında Libya’da petrolün ticari olarak kullanımıyla birlikte şehirleşme yaşayan aşiretler arasındadır. Aşiretin bazı kollarında hala yarı-göçebelik olsa da bazıları yerleşik halde yaşıyorlar. Bingazi’nin dış mahallelerinde yaşayan bu aşiret, Kaddafi’nin göreve gelmesiyle birlikte kendilerine bakanlık düzeyinde yer bulabildi ve yönetimin vazgeçilmez bir parçası oldu. Kaddafi’nin düşüşünün ardından Libya siyaseti ve bürokrasisinde eski günlerini devam ettirmek için lobicilik faaliyetleri yürütse de Avakir aşireti, istediği sonuca erişemedi. Güçleri elinden alınan Avakir aşireti, Ebu Selim Hapishanesi’nde işkencelere maruz kalan bir yapı olmakla birlikte şehirde Kaddafi’ye karşı devrim hareketinin etkili olmasını da sağladı.95 Ladjal, T., 2016, Tribe and state in the history of modern Libya: A Khaldunian Reading of the Development of Libya in the Modern Era 1711–2011, Cogent Arts & Humanities, s. 14 Bingazi’deki IŞİD ve Ensar’üş Şeria varlığına karşı yapılan “Şeref Operasyonu”nda önemli bir rol oynayan aşiret üyeleri ile askeri harekatın başındaki Halife Hafter’in ilişkileri kötüleşerek, araları açıldı.96 Ladjal, s.16 Bunun sebepleri ise Birleşmiş Milletler’in (BM) tanıdığı hükümetin Savunma Bakanı olarak el-Mihdi el-Barağati’yi tanıyan aşiret ve liderleri arasında olan ve operasyon komutanlarından Nuri Bu Fennara’nın Hafter güçlerince tutuklanması. Bingazi’nin güneydoğusundaki Sulug’ta tutuklanan Fennara, bulunduğu el-Kufiye Hapishanesi’nden Avakir aşireti tarafından çıkarıldı.97 Ladjal, s. 17

 

Şeref Operasyonu’na başlamadan önce Halife Hafter doğunun güçlü aşiretleri olan Ubeydat, Avakir ve Barağisa’nın destek vermesi için oldukça uğraştı. İbrahim Vakvak komutasında Barağisa aşireti, Kufa şehrinden Tebu aşireti ve Ubari bölgesinden Tuaregler, Hafter’e Bingazi’de destek verdiler.98 Frederic Wehrey, 2014, Ending Libya’s Civil War – Reconciling Politics, Rebuilding Security, Carnegie Endowment for International Peace, s. 20 Hafter’e destek veren Avakir, Mağariba ve Hassi aşiretleri ayrıca üniter değil federal bir devlet kurulması talebinde bulundular.99 Rebeca Mansur Vieira, 2017, The Tribes and Civil War in Libya: Tribes and Militias Post Arab Springs in the Process of Political Transition.” University Of Brasilia Intstitute Of International Relations, s.36 Hafter bu aralarında Avakir’in de bulunduğu bu üç aşiretin desteğini alabilmek için bir yıldan uzun süre bu görüşmeler gerçekleştirdi.100 Ending Libya’s Civil War, Reconciling Politics, Rebuilding Security, Frederic Wehrey s.21 Hafter’in saflarında olmalarına rağmen Varfalla aşireti ile sık sık sorunlar yaşayan Avakir aşireti ile Hafter arasındaki sorunlardan biri de Özel Görevler Gücü lideri ve eski başkanlık konseyi içişleri bakan yardımcısı Ferac Egaim’i tutuklaması oldu.101 New episode of Benghazi’s violence saga: Haftar declares war on deputy interior minister – https://www.libyaobserver.ly/news/new-episode-benghazis-violence-saga-haftar-declares-war-deputy-interior-minister Bu olaydan sonra geçen karşılıklı heyetler arası görüşmeler ile uzayan süreç 2018’e geldiğinde Avakir gençlik hareketi ile Hafter arasında sorunlar yaşandı ve aşiret Bingazi sahil yolunu giriş çıkışlara kapatarak Ferac’ın serbest bırakılmasını talep etti.102 https://twitter.com/Alnabaatv_lyen/status/993160050314182656?s=20

 

Ferac vakasının neden olduğu süreç Avakir aşireti ile Recma’daki Hafter güçlerini ciddi bir gerginliğe sürüklemiş, Hafter’in komutaya atadığı oğlu genel komuta merkezine yönelik saldırı endişesi ile üsse gelmemişti. Ferac vakasının dışında Derna ve Bingazi’deki IŞİD üyelerinin Hafter kontrolündeki alanlardan kaçışları ile ilgili Avakir ile Hafter arasında da gerginlik yaşanmıştı.103 Inquiry sought into ISIL escape under Khalifa Haftar, https://www.aljazeera.com/news/2017/05/inquiry-sought-isil-escape-khalifa-hafter-170526210718755.html

 

Ne var ki sorunlar sadece siyasi veya askeri değildi. Avakir ile Bingazi’de üslenen Hafter yanlısı güçler arasında bölgenin dominant figürü olma ve ekonomik kaynakların kontrolü konusunda da ciddi hoşnutsuzluklar vardı.104 Proxy War Dynamics in Libya, Jalel Harchaoui and Mohamed-Essaïd Lazib, s.7 Ancak bu tartışma ve çekişmelere rağmen Avakir aşireti üyelerinin 2013 yılında IŞİD ve Ensar’uş Şeria ile savaşmak için kurdukları Kan Muhafızları adlı grup Hafter için kaçırma, işkence ve infaz gibi eylemlerini yerine getiriyor.105 A Police State With an Islamist Twist: Inside Hifter’s Libya – https://www.nytimes.com/2020/02/20/world/middleeast/libya-hifter-benghazi.html Geçen yıl bir televizyon programında verdiği röportajda Hafter’in Trablus operasyonunu eleştiren Siham Sergewa’nın da Kan Muhafızları adlı Avakir aşireti üyelerinden müteşekkül grup tarafından kaçırılıp öldürüldüğüne inanılıyor.106 ليبيا: مصير السياسية المختطفة لا يزال مجهولاً بعد مضي عام في خضم حالات الاختفاء المستمرة – https://www.amnesty.org/ar/latest/news/2020/07/libya-abducted-politicians-fate-remains-unknown-a-year-on-amid-ongoing-disappearances/

Magariha Aşireti

Trablus bölgesinin anahtar aşiretlerinden olan Magariha, 1970li yıllardan itibaren Libya’da nüfuzlu bir aşiret oldu. Ülkedeki istihdam alanlarını bünyesinde barındıran önemli bir kurum olan Genel Halk Komiteleri’nde ve güvenlik kurumlarında etkili oldu. Kaddafi ve Kaddafi’nin aşireti ile ilişkileri en güçlü olan ve buna bağlı olarak en fayda sağlayan aşiret olan Magariha, bu paralelde Kaddafi’ye en bağlı aşiretlerden oldu.

 

Yönetim düşüne kadar bu bağlılığını diri tuttu. Brek eş-Şati bölgesinde bulunan ve uzun süre Mani dinine inan bu aşiret bu nedenle geçmişte ötekileştirilmişti. Bu durumu gözlemleyen Kaddafi aşiret üyelerini güçlü aşiretlerle denge oluşturması için güvenlik kurumlarında görevlendirdi. Bu Kaddafi rejiminin aşiret tabanlı güvenlik örgütlenmesinin temelinde yer aldı.107 Libyan tribes in the shadows of war and peace, Al-Hamzeh Al-Shadeedi & Nancy Ezzeddine, s.4 Kaddafa ve Magariha aşireti arasındaki bu ittifak; devletin zayıflığı, hükümetin yapısının bozulması ve Libya’daki aşiretlerin zengin sosyal ve politik rolleri sebebiyle zaman içerisinde hegemonya ilişkisine dönüştü. Kaddafa ile kurulan bu ilişki Magariha’ya zenginleşmesi açısından sınırsız imkanlar da getirdi. Kaddafi ile birlikte darbenin başını çeken Magariha, devamında ise kendisini Libya’nın önemli bürokratik makamlarında bulundu. Bu süreçte aşireti şekillendiren kişi ise Cemahariye Güvenlik Teşkilatı’nın başındaki isim Albay Abdullah es-Senusi108 Profile: Abdullah al-Senussi, https://www.bbc.com/news/world-middle-east-17414121 oldu. Kaddafi’nin sağ eli olarak bilinen eski Başbakan Abdüsselam Calud da yine albay gibi Magariha aşiretin olan isimdi.109 Wolfram Lacher, Libya’s Fragmentation Structure and Process in Violent Conflict, s.94-98 / s.70   Calud aynı zamanda 1969 yılındaki darbeyi gerçekleştiren on iki kişilik Devrimci Komuta Konseyi’nin de bir üyesiydi. Aşiret 2011 yıl boyunca, Kaddafi düşene kadar rejime bağlılıklarını sürdürdü.110 Ladjal, T., 2016, Tribe and State in the History of Modern Libya: A Khaldunian Reading of the Development of Libya in the Modern Era 1711–2011, Cogent Arts & Humanities, s. 19 Magariha aşiretinin rejim içindeki ciddi yükselişi ise Varfalla aşiretinin 1993 yılındaki darbe girişimi ile oldu. Bu darbe girişiminden sonra Kaddafi Magariha aşiretini devletin kilit noktalarına yerleştirdi.111 Libya’s Warfalla Tribe Switching Loyalties?, https://www.refworld.org/docid/4e3fb17c2.html

Berberiler - Amazigler

Berberiler ya da Amazigler. Kuzey Afrika’nın sahil şeridinde Arap kökenli olmayan ve Mısır’dan Fas’ın batı kıyılarına kadar uzanan coğrafyada kendilerine özgü dilleri, gelenek ve sosyolojik yapıları bulunan halk Berberiler yahut Amazigler olarak anılır. Libya’da Berberilerin büyük bölümü Trablus’un batısında, Zintan bölgesini de içine alan Cebel Nefuse ve çevresinde yaşamaktadırlar. Seyrek de olsa Libya ile Tunus ve Cezayir sınırı boyunca, güneye doğru önemli şehirlerden biri olan Gadamaes de dahil olmak üzere Berberi nüfusuna rastlanır.112 UK Home Office Country Policy and Information Note, Libya: Ethnic minority groups , Version 3.0 February 2019, s.25

 

Berberilerin Kuzey Afrika ve Suriye’deki varlıkları milattan öncesi zamanlara dayanmaktadır. Cebel Nefuse’ye de adı veren Berberi aşireti, soyunun Nafûs b. Zahyek b. Medagis el-Ebter’e dayandığı ifade edilen aşiret, çeşitli alt kollara ve ailelere sahiptir.113 Dr. Hayri Ömer, Libya’da Amazigler ve Siyaset, 2016, Rapor 16, ORDAF, s.8 Berberiler Libya’ya adını veren halktır. Libya’nın adı antik dönemdeki Mısırlıların Berberilerin diyarı manasında kullandıkları Lebu sözcüğünden gelmektedir.114 Betül Şengül – Cantürk Caner, Devrimler, Kaos ve İstikrar Arayışları içinde Libya: Tarihsel ve Yapısal bir Analiz, Uluslararası Afrp-Avrasya Araştırmaları Dergisi, 2018, Haziran, Sayı: 6, s.46 Bu bakımdan Berberiler Libya’da şu an azınlık olarak ifade edilseler de coğrafyanın asli unsurudurlar.

 

Kaddafi döneminde Berberiler / Amazigler negatif bir ayrımcılık siyaseti ile ötekileştirilmiş, Kaddafi’nin Araplaştırma politikası nedeniyle Tamazig olarak anılan anadilleri yasaklanmıştır. 115 UK Home Office Country Policy and Information Note, Libya: Ethnic minority groups , Version 3.0 February 2019, s.26 Libya’daki toplam nüfus içinde Berberi / Amaziglerin oranı %10-15 civarında tahmin edilmektedir.116 The Amazigh: Libya’s third actor?, 2019, https://www.nationalia.info/dossier/11217/the-amazigh-libyas-third-actor#:~:text=Also%20called%20%E2%80%9CBerbers%2C%E2%80%9D%20the,of%20the%20country’s%20total%20population

 

Kaddafi döneminde Arap olarak tanımlanan Berberiler / Amazigler 2011 yılındaki Şubat Devrimi sırasında yaşadıkları ötekileştirme ve asimilasyon nedeniyle kaybettikleri haklarını geri almak için Trablus’un batısında devrimci güçlere açık destek verdi.117 David Wood, Libya Conflict Assessment: Literature Review,s.4 Berberiler / Amazigler Kaddafi döneminde sadece dilleri ve kökenleri üzerine değil İbadilik / İbaziye118 İbaziyye, İslam Ansiklopedisi, https://islamansiklopedisi.org.tr/ibaziyye olarak bilinen mezhepleri ile İslam içinde de bir ayrımcılığa tabi tutuldular. 119 The Amazigh: Libya’s third actor?, 2019, https://www.nationalia.info/dossier/11217/the-amazigh-libyas-third-actor#:~:text=Also%20called%20%E2%80%9CBerbers%2C%E2%80%9D%20the,of%20the%20country’s%20total%20population

 

Berberiler / Amazigler 2011 yılında devrim başladığında Zuvara başta olmak üzere Trablus batısında gösterilere destek verirken aralarından Kaddafi rejiminin sadık subayları çıkan Zintan aşiretini de yakından izledi. 2011 sonrasında Berberiler / Amazigler UGK hükümetlerinden dilleri ve kültürleri ile ilgili taleplerini yerine getirmesini bekledi. Trablus’un muhaliflerin eline geçmesi ve ülkenin doğusunda Hafter yanlısı güçleri doğuşu ile başlayan ikinci iç savaş evresinde Berberiler Hafter karşısında, bazı çekinceler ve eleştirilerine rağmen, Trablus hükümeti yanında yer aldılar. Berberiler / Amazig Yüksek Konseyi halen Trablus’ta Libya’ya adını veren halkın dil, kültür ve sosyolojik yapısının geliştirilip korunması için çalışmalarını devam ettirmektedir.

Libya’nın Güneyindeki Aşiret Mücadelesi: Evlad Süleyman ve Tebu

Evlad Süleyman aşiretinin, İtalyan işgali döneminde Çad ve Nijer’e sürülen üyeleri, Kaddafi döneminde ülkeye geri getirildi. Libya’ya gelmeleriyle birlikte Evlad Süleyman aşireti, Kaddafa aşiretine bağlı kilit bir oyuncu olarak kendisini konumlandırdı. Aşiretin en önemli ve saygın ailesi ise Seyf’ül Nasr. 19. yüzyılda Osmanlı ve 20. yüzyılda İtalya’ya karşı savaşan aşiret, 2011 yılındaki siyasi ortama uygun şekillenip, Kaddafi karşıtı bir konuma geçerek Fizan’daki Sabha’nın en güçlü aşireti oldu ve Misrata ile ittifak yaptı.120 Ladjal, T., 2016, Tribe and State in the History of Modern Libya: A Khaldunian Reading of the Development of Libya in the Modern Era 1711–2011, Cogent Arts & Humanities,  s. 18

 

Tebu aşireti, Libya’nın güney ve güneydoğusu boyunca yer alan Çad ve Nijer sınırı ve Çad’daki Tibesti Dağı’na yayılmış vaziyette ikamet ediyor. Arap olmamaları sebebiyle anayasada tanınmayı istiyorlar.121 Ladjal, s. 19 Aşiretin diğer ülkelere de dağılmış olması, uyrukları konusunda tartışma oluşturuyor. Siyah deri renkleri sebebiyle Mağribli yerine Sahra Altı Afrikalılara benzemeleri onların en belirgin özellikleri.

 

Tebu aşireti, Sahra Altı Afrika’dan Akdeniz kıyısına kadar uzanan ticaret yollarını kontrol ediyor. Aşiret, çekirdek ailelerden mütevellit klanlardan oluşuyor. Aşiret, Libya’nın çeşitli şehirlerinde istihdam aramanın haricinde hurma, otlakçılık, tarım ve uyuşturucu ticareti ile geçimini sağlıyor.

 

Kaçakçılık için ayrıcalıklı bir bölge olan sınır bölgesinde Tebular, Arap ve Berberilerle sorunlar yaşıyorlar. Kaddafi’nin iktidardan düşmesinin ardından sınır bölgesinin kontrolü için Tebu aşireti ile Arap olan Zaviye ve Evlad Süleyman aşiretleri arasında düşük yoğunluklu çatışmalar yaşandı. 2014 yılını ortasından beri Tebu aşireti, Hafter’in kurduğu ordu güçlerine dahil olmuş vaziyette. Aşiret kaynakları müttefikliğin bir hayli önem kazandığı Libya’da bu dönemki siyasi boşluğu kendi lehine kullanan Tebu aşireti siyasi güç, sosyal hizmetler ve vatandaşlıkları konusunda daha baskın girişimlerde bulunuyor. Kaddafi tarafından satın alınan bir müttefik olan Tebu aşireti, Evlad Süleyman’ın Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni desteklemesi sebebiyle Hafter’in safına geçen ve bu sebeple de hızla değişebilecek bir konumda bulunuyor.122 Ladjal, s. 20 Sabha şehrinde kurulan aşiret ittifakı Evlad Süleyman’a karşı Kaddafa, Tebu ve Mağarba’dan oluşuyor.123 UK Home Office, Country Policy and Information Note Libya: Security and Humanitarian Situation, January 2018, s. 16 Bu aşiretlerle birlikte Varfalla, Hasavne ve Mehamid şehirdeki banka ve kamu binalarının güvenliğini de ellerinde tutuyorlar.124 UK Home Office, s. 15

PDF Download
24 Temmuz 2020 0 Yorum
2 FacebookTwitterWhatsappEmail
Genel

Suriye’de YPG ve yabancı terörist savaşçılar

by Levent Kemal - Çağatay Cebe 27 Haziran 2020
written by Levent Kemal - Çağatay Cebe

En yakıcı sorunlara neden olan Suriye krizinde de terör kavramı üzerinden kimliklendirmelerde çeşitli uzlaşmalar olsa da Suriye krizine müdahil olan Türkiye, ABD, Rusya ve AB arasında Suriyeli muhalifler dışındaki rejim karşıtı silahlı gruplar (Suriye el Kaidesi Huras ed-Din, Heyet Tahrir Şam, Ensar ed-Din, Ensar el İslam, Türkistan İslam Partisi), Özgür Suriye Ordusu ve YPG (PKK’nın Suriye kolu) konusunda görüş ayrılıkları devam ediyor.

 

Terör kavramındaki belirsizlik nedeniyle küresel olarak gözlemlenen çatışma alanlarında devletlerin yürüttüğü savaşlardaki vekil güçler, devlet dışı silahlı örgütler, konusunda pek çok tartışma yürütülüyor.1 Konu ile ilgili verilendirilmiş istatistik çalışmaları ve bu konudaki tartışmalara ışık tutan notlar için bkz: Dangerous Companios – Cooperation between states and non-state armed groups – http://armedgroups.net/data.html ayrıca bkz: Development cooperation and non-state armed groups – Alman Gelişim Enstitüsü Yayını – https://www.die-gdi.de/uploads/media/Studies_29.pdf ; Engaging non-state armed groups or listing terrorists? – Implications for the arms control community – https://www.peacepalacelibrary.nl/ebooks/files/UNIDIR_pdf-art2708.pdf

 

Bu tartışmalar askeri ve diplomatik alanda çeşitli aksiyonlara neden olurken terörizm konusunda BM’nin son on yılda pek çok ayrı süreç ve açıklama2 BM’nin yabancı terörist savaşçılar konusundaki önemli açıklaması 2014 yılında yaptığı açıklamalardır. Bkz: 2170 nolu açıklama için https://www.undocs.org/S/RES/2170%20(2014). Ayrıca BM’nin yabancı terörist savaşçı tanımı için bkz: Implementation of Security Council resolution 2178 (2014) by States affected by foreign terrorist fighters – https://www.un.org/sc/ctc/wp- content/uploads/2016/09/FTF-Report-1-3_English.pdf ile ele aldığı ‘yabancı terörist savaşçı’ konusunda da bir çatışma yaşanıyor.

 

BM tanımlamasında açık bir ifade ile “Terörist eylemlerin sürdürülmesi, planlanması veya hazırlanması ya da eylemlere silahlı çatışma yolu ile katılımı da dahil olmak üzere terörist eğitimin sağlanması ya da alınması amacıyla ikamet ya da uyruğu dışındaki bir devlete seyahat eden kişilere” yabancı terörist savaşçı (YTS) diyor.3 Güvenlik Konseyi’nin 2170 ve 2178 sayılı kararı (2014) Ne var ki siyasi nedenlerle üzerinde henüz uzlaşma sağlanamamış genel geçer bir terörizm kavramından söz edilemediği için YTS konusunda da ülkeler ciddi sorunlar yaşamaya devam ediyor. Son yirmi yılda yükselen ve çeşitli eylemlerle ABD ve AB’nin hedefine oturan ‘Küresel Cihat’ yanlısı marjinal örgütlerin ABD, Asya, çeşitli Orta Doğu ve AB ülkelerinden sağladıkları insan kaynağı ve mali kaynaklar üzerinden şekillendirilen YTS sorunu, terörizm konusundaki tartışmaların benzerini yaşamaktadır.

 

Çatışma alanlarındaki devlet dışı unsurların bir kısmının terörist ve YTS ilan edilmesine karşılık diğer bazı devlet dışı unsurlar meşru sayılmış, ideolojik ekonomik ve askeri çıkarlar için eylemleri ve bu eylemlerin mevcut ve olası sonuçları görmezden gelinmiştir. Bu süreç Suriye krizinde kendisini açıkça ortaya koymuştur.

 

Suriye iç savaşında IŞİD’in eylemleri ile uluslararası bir soruna dönüştüğü eşikte YTS kavramının yansımaları da Türkiye ile müttefikleri arasında ciddi sorunlara neden oldu. IŞİD ile mücadele kapsamında PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG’nin ABD ve öncülüğündeki koalisyon tarafından eğitilip donatılma süreci, örgütün dünyanın çeşitli yerlerinden çok sayıda yabancı savaşçıya ve kaynağa erişimini kolaylaştırdı. ABD ve koalisyon üyesi AB ülkeleri ise bu duruma BM kararlarına muhalefet ettiği halde sessiz kaldı.

 

IŞİD ile mücadele kapsamında büyük çoğunluğu PKK’nın Türkiye’de işbirliği yaptığı yasadışı Sosyalist örgütler olmak üzere dünyanın birçok bölgesinden örgüt, hareket ve kişiler YPG saflarında savaşmak için Suriye’ye gitti. Anti-emperyalizm, anti-faşizm, anarşizm gibi akımların etkileri ve sloganları altında YPG çatısı altında IŞİD’e karşı savaşan bu örgüt, hareket ve kişiler dünyada emperyalizmin simgesi halindeki ABD’nin silah ve mali yardımını YPG üzerinden almaya devam ediyorlar. Yine bu yapılanmalar ABD’nin eğit-donat programı kapsamında eğitilen YPG unsurları tarafından eğitiliyor.

 

İdeolojik olarak ekseriyeti sosyalist olan bu yapılanma yahut kişilerin Suriye’deki varlıklarının ideolojik çerçevesi de dağınık bir mecrada şekilleniyor. Yayınladıkları açıklamalarda ise her defasında Suriye’deki varlıklarının da ‘Emperyalizm’ ve ‘Kapitalizm’e karşı olduğunu vurgulamakta oldukça ısrar ediyorlar.

Emperyalizm’in devrimcileri: YPG’nin yabancı terörist savaşçıları

Enternasyonalist Özgürlük Taburu. Dünyanın çeşitli yerlerinden çeşitli sol ve sol-alternatif görüşlerden örgüt, grup ve kişilerin bir araya gelerek Suriye’de ila ettikleri silahlı birlik olarak çatışma alanlarındaki YTS meselesine yeni bir boyut kazandırdı. Haziran 2015’de YPG kontrolündeki bölgelerde bulunan yabancı örgütlerden müteşekkil bir şemsiye örgüt olarak kuruldu. Çoğunluğu Türkiye’den giden Komünist partiler oluşturmakla beraber İspanyol, Yunan, Amerikan ve İngiliz-İrlandalı örgütler de bu oluşum içinde bulunmakta. Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG) ve Halkların Birleşik Devrim Hareketi, (HBDH) Türkiye merkezli Sol örgütlerin çatı yapıları görevi görmekteler. TKEP/L, THKPC/MLSBP4 Ölümsüzlüğünün 1.yılında Ulaş Adalı için askeri tören gerçekleştirildi – http://www.hbdh- online.org/olumsuzlugunun-1-yilinda-ulas-adali-icin-askeri-toren-gerceklestirildi/ Devrimci Karargâh gibi örgütlerin Suriye faaliyetleri açık kaynaklara yansımamakla birlikte diğer örgütlere entegre olarak hareket etmektedirler.5 The International Freedom Battalion – https://medium.com/@alexaguilar/the-international-freedom-battalion-420a5f8e7397

Yabancı savaşçılara ait örgütler şeması

Antifa (Antifaşist Eylem/Antifaschistische Aktion)

İlk olarak 1923 yılında Almanya’da kuruldu. Hitlerin yükselişi ile birlikte Komünistlerle ittifak içerisinde olup, İspanya İç Savaşı’nda da yer aldılar. Anarşizmi benimsemişlerdir.6 The Long History of Antifa – Sarah Jaffe – https://progressive.org/dispatches/the-long-history-of-antifa-170913/ Suriye’de Ekim 2014’de YPG yöneticileri ile yapılan görüşme7 The Anarchists vs. the Islamic State – Seth Harp – https://www.rollingstone.com/politics/politics-features/the-anarchists-vs-the-islamic- state-109047/ sonrasında Antifa Uluslararası Taburu kuruldu. Örgütte çok sayıda eski Fransız Lejyoneri ile Afganistan ve Irak’ta savaşan eski Amerikan askeri bulunuyordu. Örgütün Suriye’ye gelen savaşçıları eğitmek için kurduğu ‘Academy’ adlı bir askeri eğitim okulu vardı. Liderleri ise İtalyan asıllı Karim Franceschi idi. YPG safındaki çatışmalarda toplam 20 üyesi öldü. Ekim 2017’de Rakka Operasyonu’nun bitişiyle, Franceschi İtalya’ya döndü ve Hogir kod adlı bir Fransız başa geçmesine rağmen tabur dağıldı.8 The Untold Story of Syria’s Antifa Platoon – Seth Harp https://www.rollingstone.com/politics/politics-features/untold-story-syria-antifa-platoon- 666159/ Bu oluşuma bağlı bazı anarşistler, Afrin’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Zeytindalı Harekatı’na karşı YPG safında ‘Antifaşist Güçleri-Afrin’ kolu olarak yer aldılar. Aralık 2016’da ölen Michael Israel adına kurulan ‘Michael Israel Taburu’ da bölgede alt grup olarak savaşını sürdürüyordu.9 Californian killed in Syria is remembered as humble, dedicated to Kurdish cause – Brittny Mejia, Nabih Bulos – https://www.latimes.com/world/middleeast/la-fg-syria-california-man- 20161201-story.html

Antifa üyeleri Suriye'de

Örgüt üyeleri; Karim Franceschi (yarı İtalyan yarı Faslı, 7 dil biliyor ve lider), Kevin Benton (25 yaşında, İskoç, keskin nişancı, Afganistan ve Sierra Leone’de görev yaptı.)10 Scots soldier who helped Kurds overthrow IS in Raqqa could face terror charges by UK poliçe – Lauren Crooks – https://www.dailyrecord.co.uk/news/scottish-news/scots-soldier-who-helped-kurds- 11507329 , Joshua Bailey (30, işçi, Baltimore ABDli)11 To Syria and back – Ryan Gallagher – https://theintercept.com/2017/07/10/josh-walker-isis-uk-terrorism-charge-ypg- syria/ , Alberto Ballesteros, Mark Ramsay (39, eski İngiliz lejyoner), Ariel (23) ve Bagok (29) adlı 2 Finli örgüt üyesi ancak yasalar gereği gerçek adlarını kullanmıyorlar, Frederick Laurent (23, Alman çiftçi) Mitchell Clark (23, ABDli), Michael Hogan (21, ABDli), Josh Wilmeth (22, ABDli)12 The Foreign fighters of the YPG – Arslon Xudosi – https://medium.com/@arslonxudosi/the-foreign-fighters-of-the-ypg-ff87422d256b

Devrimci Komünarlar Partisi (DKP) - BÖG (Birleşik Özgürlük Güçleri)

BÖG (Birleşik Özgürlük Güçleri), DKP örgütünün silahlı koludur. DKP kurucularından ve BÖG komutanı Ulaş Bayraktaroğlu13 Ulaş Bayraktaroğlu Rakka Operasyonunda Hayatını Kaybetti – https://m.bianet.org/bianet/insan-haklari/186389-ulas-bayraktaroglu-rakka- operasyonunda-hayatini-kaybetti Mayıs 2017’de DKP Merkez Komite üyesi ve BÖG’ün sonraki komutanı Gökhan Taşyakan ise Eylül 2017’de Rakka’da öldürülmüştür.14 Gökhan Taşyakan (Ulaş Adalı) İstanbul’da Anıldı – https://odakdergisi.com/gokhan-tasyakan-ulas- adali-istanbulda-anildi/ Afrin’deki Zeytindalı Harekatı sırasında ise Görkem Tuğal ve Hüseyin Cem Özdemir de öldürülen iki örgüt üyesidir.15 Afrin’de 3 MLKP’li ve 2 DKP’li hayatını kaybetti – https://sendika63.org/2018/03/afrinde-3-mlkpli-ve-2-dkpli-hayatini-kaybetti- 479619/

Kadın Özgürlük Gücü (KÖG)

14 Ağustos 2015’de Birleşik Özgürlük Güçleri’nin (BÖG) silahlı kadın kanadı olarak kuruldu.16 KÖG: Erkek egemenliğine karşı sürekli taarruz – https://kadinozgurlukgucu.wordpress.com/2016/08/22/kog-erkek-egemenligine-karsi-surekli- taarruz/ Örgütün üyelerinden ve Meryem Güler Müfrezesi komutanı İdil Güler, Nisan 2017’de Türkiye’ye girmek isterken öldürülmüştür.17 BÖG: Dar Azza Şehitleri Ölümsüzdür – https://komungucu.com/2017/04/29/bog-dar-azza-sehitleri-olumsuzdur/

MLKP (Marksist-Leninst Komünist Parti)

1994 yılında Türkiye’de iki Komünist partinin birleşmesiyle kuruldu. Temmuz 2012’de Suriye’ye geçiş yapan kadroları aracılığı ile ABD destekli YPG yanında silahlı faaliyetlerine başladı. Örgütün Kasım 2014’de bölgede kurduğu “Şehit Serkan Taburu” adlı birliği vardır. Komutanı ise Ahmet Şoreş’tir.18 Şoreş: Birleşik devrim Ortadoğu’ya yayılacak – http://etha15.com/haberdetay/sores-birlesik-devrim-ortadoguya-yayilacak-97182 MLKP bünyesinde Suriye ve Türkiye’de öldürülen örgüt üyeleri; Serkan Tosun, Suphi Nejat Ağırnaslı, Sibel Bulut, Oğuz Saruhan, Emre Aslan, İvana Hoffmann, Coşkun İnce, Sinan Sağır, Halil Aksakal, İsmet Şahin, Sevda Çağdaş, Ayşe Deniz Karacagil, Ruhat Aşkara(Afrin), Sedat Akyüz(Afrin), Erdal Demirhan(Afrin), Yeliz Erbay, Şirin Öter, Veli Görgün, Ümit Yetik, Hüseyin Akçiçek, İrfan Gerçek.19 MLKP’nin 25. Yılı Rojava’da kutlandı – https://www.hbdh-online.org/mlkpnin-25-yili-rojavada-kutlandi/

Uluslararası Devrimci Halk Gerilla Kuvvetleri (IRPGF)

Mart 2017 yılında YPG safında anarşist bir yapı olarak savaşmaya başladı.20 “The Struggle Is not for Martyrdom but for Life” – https://tr.crimethinc.com/2017/04/18/the- struggle-is-not-for-martyrdom-but-for-life EÖT içerisindeki 2. anarşist yapılanmadır.21 Interview With IRPGF Comrades: “The IRPGF Will be There to Fight and Work Within Social Revolutions Around the World.” – https://enoughisenough14.org/2017/04/08/interview-with-irpgf-comrades-the-irpgf-will-be- there-to-fight-and-work-within-social-revolutions-around-the-world/ Temmuz 2017 yılında ‘Eşcinsel İhtilali ve Özgürlük Ordusu’ adında bir alt örgüt kuruldu.22 Queer Insurrection: First ever LGBT military unit to fight against ISIS in Syria – https://www.indiatoday.in/fyi/story/isis-syria-lgbt-military-unit-to-fight-daesh-irpgf-kurdish- forces-1026383-2017-07-26 24 Eylül 2018’de dağıldıklarını açıkladılar.23 Açıklama – https://twitter.com/IRPGF/status/1044124788833353728

Enternasyonalist Dayanışma İçin Devrimci Birlik (RUIS)

2015 yılında YPG’nin ABD desteği ile IŞİD’e karşı toprak kazanmaya başlaması ile kuruldu. Enternasyonel Özgürlük Taburu içerisindeki ilk anarşist yapılanmadır. Yunanistan’dan gelen militanlar tarafından oluşturulmaktadır.24 Greek Anarchists vs. the Islamic State – https://medium.com/athenslivegr/greek-anarchists-vs-the-islamic-state- 9aac1e335495 24 Şubat 2018 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Afrin’de yürüttüğü Zeytindalı Harekatı sırasında RUIS bünyesinde yer alan İzlandalı Haukur Hilmarsson (kod: Şahin Hüseyni) öldürüldü.25 Haukur Hilmarsson’s Death Confirmed – https://www.icelandreview.com/news/haukur-hilmarssons- death-confirmed/

Anarşist Mücadele (Tekoşina Anarşist)

Sonbahar 2017’de Suriye’de kurulan anarşist yapılanma, güvenlik gerekçeleri sebebiyle Ocak 2019’a kadar kendisini ilan etmemiş ve Zeytindalı Harekatı sırasında Şevgar Ara Mahno adlı bir militanlarının öldürüldüğünü açıklamıştır. YPG’ye bağlı bir halde Deyrizor’da faaliyetlerini sürdüren26 https://twitter.com/TA_Anarsist/status/1083457278710370311 örgüt Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı ile kuzeye taşınmış ve Tel Temr çevresinde faaliyetlere başlamıştır.

TİKKO

TKP/ML’nin silahlı kanadıdır. Maocu çizgidedir. Türkiye’de yasadışı bir komünist parti olarak 1972’de kurulmuştur. IŞİD’in Ayn el Arab kuşatması sırasında Suriye’ye geçerek, YPG safına katılmışlardır.27 Syria, Turkey and Kurdistan : Interview with a member of the TiKKO Maoist guerrilla – http://ocml-vp.org/article1797.html Ağustos 2017’de örgütün bölge komutanı Nubar Ozanyan, Rakka’daki çatışmalarda öldürülmüştür.28 TİKKO Rojava Komutanı Ozanyan şehit düştü – https://www.kizilbayrak45.net/ana- sayfa/haber/guncel/tikko-rojava-komutani-ozanyan-sehit-dustu

Henri Krasucki Tugayı

Adını Fransa’daki Genel Emek Konfederasyonu eski lideri Henri Krasucki’den29 Henri Krasucki – https://www.fondationresistance.org/pages/rech_doc/portrait-3.htm alıyor. IŞİD’in Paris’deki Bataclan saldırısı30 Paris attacks: What happened on the night – https://www.bbc.com/news/world-europe-34818994 sonrasında Suriye’deki Fransızlar tarafından kuruldu. Örgüt ilk açıklamayı YPG safında Menbiç’i aldıkları Ağustos/Eylül 2016’da yaptı.

Henri Krasucki Tugayı Suriye'de

Bob Crow Tugayı

Adını İngiliz Demiryolu, Denizcilik ve Taşımacılık Sendika Başkanı Bob Crow’dan alıyor. Bir grup İskoç, İngiliz, İrlandalı ve Kanadalı’nda oluşuyor. YPG tarafından eğitilirken tanışıp, örgütü kurdular.31 Syrian war: British volunteers in socialist ‘Bob Crow Brigade’ prepared to die fighting ISIS – https://www.independent.co.uk/news/uk/home-news/syrian-war-british- fighters-in-the-socialist-bob-crow-brigade-prepared-to-die-to-fight-against-isis- a7312161.html

THKPC, Devrimci Karargâh, TKEP/L’nin Suriye’deki silahlı yapılanmalarına dair çeşitli olay, görüntü ve fotoğraflar zaman zaman örgütlerle ilişkili Suriye yahut Türkiye merkezli haber ağları ve/veya sosyal medya hesapları tarafından paylaşılmaktadır. Bu yapılanmaların çoğunun programında yer alan demokratik devrim ve ulusların kendi kaderini tayin hakkı maddeleri ve konjonktürel şekilde Türkiye’ye karşı tutumları örgütlerin ABD destekli YPG şemsiyesi altında toplanmasına neden olmuştur.

27 Haziran 2020 0 Yorum
0 FacebookTwitterWhatsappEmail
Genel

İşgalden işgale Afganistan: Taliban’ın yükselişi ve yerelleşmesi

by Levent Kemal - Çağatay Cebe 25 Haziran 2020
written by Levent Kemal - Çağatay Cebe

Sovyetler Birliği’nin Afganistan’dan çekilmesinin ardından devlet başkanı olarak görevde kalan Muhammed Necibullah, 18 Mart 1992 tarihinde yeni hükümetin kurulduğunu duyurdu. 1986 yılından beri devlet başkanı olan Necibullah’ın bir önceki görevi KGB’nin eğittiği KHAD ismiyle bilinen gizli servisin başkanlığı idi.1 https://www.independent.co.uk/news/obituaries/obituary-dr-najibullah-1365378.html Necibullah bu sayede Sovyet işgalinden sonra ülkeyi inşa edebileceğini, işgal karşıtı mücahit gruplar ile makul bir geçiş süreci kurabileceğini düşünüyordu.

Ancak bu geçiş süreci Necibullah’ın istediği gibi gitmedi. Yeni kurduğu Hizb-i Vatan partisi birçok parçaya bölündü ve bazı oluşumları ‘mücahit gruplara’ katıldı. Sovyetler Birliği’ne karşı mücadele veren ‘mücahit gruplar’, 29 Nisan 1992 yılında Burhaneddin Rabbani ve Ahmed Şah Mesud önderliğinde Kabil’e girerek İslam Devleti’ni kurduklarını açıkladılar.2 Rubin, B. (1993). Post-Cold War State Disintegration: The Failure of International Conflict Resolution in Afghanistan. Journal of International Affairs, vol. 46 no. 2, syf. 469

Kurulan bu hükümet aslında, ülkenin kuzeyinde Peştun olmayan, çoğunluğunu Taciklerin oluşturduğu bir hükümet oldu. 3 Afganistan’da etnisite ve savaş için bkz: Afghanistan’s ethnic conflict, A. Saikal,114-126; Ethnicity and the political reconstruction of Afghanistan, Condrad Shcetter, Center for Development Research (ZEF), University of Bonn, 2005 Sovyetler Birliği’nin işgali sırasında güneydeki Peştun aşiretlerin oluşturduğu silahlı gruplar Pakistan’dan yardım alıp, ülkede konuşlanmışlardı.4 Rubin, a.g.e. 478

Bu destekle ülke içinde altı temel oluşum ortaya çıktı. Muhammed Nebi Muhammedi’nin liderliğinde Afganistan İslami Devrimci Hareketi, Sibğatullah Müceddidi’nin Afgan Ulusal Kurtuluş Cephesi, üzerinde çok tartışılan bir isim olan Gülbiddin Hikmetyar liderliğinde Hizb-i İslam, yine Hikmetyar’ın oluşumu ile aynı ismi taşıyan Yunus Halis’in Hizb-i İslam grubu, Abdül Resül Seyyaf ve İttihad İslami ve Pir Ahmed Geylani’nin öncülük ettiği Afganistan Ulusal Cephesi.5 Katzman, K., Clayton T. (2013). United States Congressional Research Service, Afghanistan: Post-Taliban Governance, Security, and U.S. Policy, syf 2

 

Bu silahlı gruplar arasında sadece Özbek lider Abdül Raşid Dostum muhalif değildi. Kendisi, işgal sırasında Sovyetler Birliği destekli Komünist Afganistan Ordusu’nun kuzeyde konuşlu bulunan zırhlı kolordusunun komutanıydı.6 https://www.independent.co.uk/news/people/profiles/rashid-dostum-the-treacherous-general-9224857.html  

Afganistan’da bu kadar çok silahlı grup bulunması sonucunda Pakistan, bu gruplardan müteşekkil bir hükümet kurmak için adım attı. Sıbğatullah Müceddidi yönetiminde hükümete görevi devraldı. Devrik lider Necibullah, Hindistan’a kaçmak için havaalanına giderken mücahitlerce durduruldu. Birleşmiş Milletler’in Kabil’de ofisinde yaşamaya başladı.7 Emadi, H. (1999) New world order or disorder: Armed struggle in Afghanistan and United States’ foreign policy objectives, Central Asian Survey, vol. 18 no.1, syf 60

Yeni kurulan yönetimde hala taşlar tam yerine oturmamıştı. Başbakanlık görevi için Pakistan İstihbaratı’nın 1980 yılından beri desteklediği8 Rashid, A., Back with a Vengeance: Proxy War in Afghanistan. The World Today, vol. 52 no. 3,  syf 62 Hizb-i İslam lideri Gülbiddin Hikmetyar’ın adı geçti. Ahmed Şah Mesud’un bu karara karşı çıkması sebebiyle Hikmetyar, bu göreve talip olmadı. Tacik ve Peştun temelli başlayan bu yönetimsel ayrılık, iç savaşa dönüştü. Kabil’deki Rabbani ve Mesud yönetimine karşı savaş açan Hikmetyar, şehre şiddetli bir bombardıman gerçekleştirdi. Bu kuşatmanın sonucunda 25 binden fazla insan yaşamını yitirirken, şehrin yarısı da harap oldu.9 A. Saikal (1998) Afghanistan’s ethnic conflict, Survival, vol. 40 no. 2, syf 118

Hikmetyar ve Dostum’un Kabil’deki yoğun ve ağır bombardıman saldırıları sonucunda Rabbani, şehri terk etmek zorunda kaldı. Bu sırada şehirde bulunan başka bir güç olan Ali Mezari’nin kuvvetleri ise yaşanan bu çatışmalara katılmaktan kaçındılar. Rabbani ise Dostum’a karşı cihad ilan etti ve Kabil’e geri dönerek bazı bölgeleri geri aldı. 1994 yılında Kabil’deki çatışmalar devam ederken, ülkenin kuzeyinde de taraflar arasında savaş devam ediyordu. Rabbani, 1994 yılında savaşı bitirmek amacıyla ‘büyük şura’ adı verilen, Peştun, Tacik, Hazara ve Özbek gibi ülkenin çeşitli etnik unsurlarından oluşan büyük bir meclisi topladı. 10 Bkz: http://www.bbc.co.uk/turkish/indepth/story/2004/01/040114_afgan_loyajirga.shtml ve Khalilzad, Z. (1995). Afghanistan in 1994: Civil War and Disintegration. Asian Survey, vol. 35 no. 2, syf 149

1994 yılında Afganistan’da birbirleriyle savaşan iki farklı ittifak vardı. İlki, Cumhurbaşkanı Burhaneddin Rabbani’nin Cemiyet-i İslam’ın önderliğinde, Abdül Resul Seyyaf’ın İttihad-ı İslam’ı, Kabil ve kuzeydeki güçlü askeri komutan Ahmed Şah Mesud ve ülkenin batısındaki Herat’ta kontrolü elinde bulunduran İsmail Han’dan oluşuyordu. İkinci ittifakın başında ise Gülbiddin Hikmetyar’ın Hizb-i İslam’ı vardı. Hikmetyar, Abdül Raşid Dostum’un Ulusal İslami Hareket’i, Şii lider Ali Mezari’nin Hizb-i Vahdet ve Sibğatullah Müceddidi’nin Cebh-i Nicat-i Milli’sinden destek alıyordu. 11 Khalilzad, Z. (1995). Afghanistan in 1994: Civil War and Disintegration. Asian Survey, vol. 35 no. 2, syf 148

SSCB işgalinde Hikmetyar ve Müceddidi, Pakistan’dan direniş gösterirlerken, Raşid Dostum ise SSCB kontrolündeki Afgan Ordusu’nda komutandı.12 Ryan Wadle, Afghanistan War: A Documentary and Reference Guide, syf 14, Greenwood, 2018 Moskova’nın Afganistan’dan çekilmesinden sonra bıraktığı Necib Rejimi’nden ayrılarak kendi silahlı oluşumunu kurdu. 1992 yılında Rabbani ve Şah Mesud ile ittifak kuran Dostum, 1994 yılında Şah Mesud ile ilişkileri kötüleşince Hikmetyar’ın tarafına geçti. Yaşanan iç savaşta yer almayan başka oluşumlar da vardı. Örneğin, Mevlevi Yunus Halis’in Hizb-i İslam partisi gibi. Ancak Yunus Halis, o dönem kendisini Afganistan Emiri olarak ilan etti. Tarafsız olduklarını açıklayan üç parti mevcuttu. Bunlar, iç savaş yerine barışçıl ve diyaloğa dayalı çözüm arayan liderlerden oluşuyorlardı. Şii lider Muhmmed Asif Muhsini’nin Hareket-i İslam’ı, Pir Ahmed Geylani’nin Mahaz-ı İslam’ı ve Nebi Muhammedi’nin Hareket-i İslam-i İnkılabi partisi. Bu partiler haricinde 1994 yılında kurulan ve 1995’e kadar iç savaşa dahil olmayan Taliban da vardı. 13 Khalilzad, a.g.e., 148

Gülbiddin Hikmetyar, Sovyetler Birliği işgali sırasında Pakistan’dan doğrudan yardım alırken, Abdül Resül Seyyaf, Suudi Arabistan desteğine sahipti. Ancak Seyyaf ve Hikmetyar’ın ilişkileri oldukça iyiydi.14 Scheuer, M., (2011) Osama Bin Laden, Oxford: Oxford University Press, syf 124 Hizb-i Vahdet lideri ve ‘Tahran’ın Kabil’deki Adamı’ olarak bilinen Abdül Ali Mezari, 1982 yılından beri İran’dan destek görüyordu. 1995 yılında Taliban’ın kendisini esir almasından bir gün sonra öldürüldü.15 https://www.independent.co.uk/news/world/shia-leader-dies-after-capture-by-afghan-students-1611155.html Burhaneddin Rabbani’nin yönettiği Cemiyet-i İslami, çoğunlukla Taciklerden oluşuyordu. Kabil başta olmak üzere ülkenin kuzeydoğusu ve batısında etkindi.16 Saikal, A., Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival, Londra:  I.B.Tauris, syf, 211 Abdül Raşid Dostum ise Özbekistan ve Türkiye’nin desteğine sahipti. Gülbiddin Hikmetyar liderliğinde ve çoğunluğunu Peştunların Gilzay kolunun oluşturduğu Hizb-i İslam ise Pakistan’ın desteği ile ayakta kalıyordu. Afganistan’ın güney ve güneydoğu bölgelerinde aktif olan grup, kuzeyde de yer yer hâkim alanlara sahipti. Ancak diğer Peştun direniş gruplarına göre Afgan halkındaki etkisi daha azdı.17 Saikal, A. Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival. Londra:  I.B.Tauris, syf. 216

Taliban’ın doğuşu ve gelişmelere etkisi

1994 yılında Taliban’ın ortaya çıktığı zaman Kandahar’da anarşi hakimdi. Bölgede kız çocuklarına tecavüz edilmesine olan tepkiler Taliban’ın ortaya çıkışını ve güçlenmesini sağlayan ancak dile getirilmeyen sosyolojik temellerden biriydi. Bir medresede hoca olan Molla Ömer, tecavüzler sonrasında öğrencilerine bu suçu işleyenlerin cezalandırılmaları konusunu açtığında öğrencileri kabul eder. ‘Talebeler’ manasına gelen Taliban, Molla Ömer liderliğinde, suçu işleyenleri cezalandırmaya başlayarak aktif hale gelir. 18 Tanner, S. (2009). Afghanistan: A Military History from Alexander the Great to the War against the Taliban. Boston: Da Capo Press, syf. 279 Taliban’ın kuruluş sürecinde gerçekleştirdiği en önemli eylem ise aslında yardım konvoyunu kurtarması idi. Pakistan, Türkmenistan’a gidecek güzergâh için Kandahar ve Herat bölgelerini seçti. Afganistan sınırı geçen Pakistan konvoyu, Kandahar yolundayken silahlı bir grubun saldırısına uğradı. Kısa bir süre içerisinde Taliban bölgeye giderek, saldırgan grubu püskürttü ve konvoyu kurtardı.19 Crews, R., D. & Tarzi, A. (2009). The Taliban and the Crisis of the Afghanistan. Massachusetts, Cambridge: Harvard University Press, syf 158 Bölgede kısa sürede güç kazanan Taliban, Gülbiddin Hikmetyar’a ait bir askeri depoyu ele geçirerek, yönünü Kandahar şehrine çevirdi. Sadece dört gün süren çatışmalar sonucunda Taliban, şehri ele geçirdi.20 Fergusson, J. (2011) Taliban The True of the World’s Fiercest Guerilla Fighters. Londra: Corgi, syf 8

1995 yılının başlarında Taliban, Afganistan’ın üçte birini kontrol altında tutuyordu ve Kabil’in dış mahallelerinde konuşlanmış güçlere sahipti. Gülbiddin Hikmetyar’ın güçleri ise Kabil’in güneyindeki konumlarından doğuya çekilerek, Taliban ile Ahmed Şah Mesud’u karşı karşıya getirdi. Burada taraflar arasında Kabil’de ilerleme yaşanmadı. Muhtemelen bu nedenle Taliban yönünü Afganistan’ın batısına çevirdi. 1995 yılının bahar aylarında İran sınırındaki Nimruz bölgesinde harekât başlatan Taliban, Herat bölgesinde zorlandı. Aynı anda bu bölgede Taliban ile İran askerleri ile arasında çatışmalar kayda geçti.21 Larry P. Goodson (1998) “Periodicity and intensity in the Afghan War.” Central Asian Survey, Vol. 17, No. 3 s. 483 Ancak Eylül ayında Herat’ı alarak hem ülkenin yüzde 50’sine sahip oldu hem de Kabil’deki operasyonlarına yeniden başladı. 1996 yılının başlarında Ahmed Şah Mesud, Kabil’i savunmakta zorlanınca Hikmetyar, Dostum, Müceddidi ve Hizb-i Vahdet’in yeni lideri Kerim Halili, Devlet Başkanı Rabbani’ye yönelik baskıya başlayarak, aralarında ateşkes imzaladılar. Bu oluşum daha sonra Kuzey İttfakı olarak anıldı.22 Who are the Northern Alliance, http://news.bbc.co.uk/2/hi/south_asia/1652187.stm

Taliba’nın ortaya çıkışından Kuzey İttifakı’na giden yol

Kandahar’ı almaları ile isimlerini duyuran Taliban’a destek giderek arttığı yıllardı. Afganistan işgal sonrası çekişmelerin karmaşasında siyasi ve askeri olduğu kadar toplumsal olarak da yıkım yaşıyor, bu yıkım ise bu sefer iç çekişmelerden kaynaklanıyordu. Askeri ve siyasi nedenlerin tetiklediği sosyal vakalar ile harekete geçen Taliban kısa zamanda ülkedeki boşluğu doldurmaya başlamıştı. 1995 ve 1996 yıllarında binlerce kişi gruba katılmıştı. Onlarca bölgedeki anarşi ortamını, İslami kuralların geçerli olduğu bir düzene çevirmeye çalışan örgüt bir yandan yönünü doğuya çevirirken diğer yandan güneybatıdaki Gazne ve dağlık bölgelerde Hikmetyar’ın güçleri ile çatışıyordu.

Kuzey İttifakı’nı şekillendiren bu süreci anlaşılır olabilmesi için Taliban’ın ortaya çıkışından sonraki sürecin bazı askeri kısımlarını tekrar hatırlamakta fayda var.

İlerleyişini devam ettiren Taliban, Kabil’in güneyindeki bölgeleri ele geçirirken, Celalabad’ı alarak, Hikmetyar’a Pakistan’dan gelen desteği kesti.23 Ralph H. Magnus Asian Survey, Vol. 37, No. 2, A Survey of Asia in 1996: Part II, Feb., 1997, pp. 111-117 Bu arada Şah Mesud ile Hazaralar arasındaki soruna Hazaraların çağrısı ile müdahil olan Taliban bir yandan da Kabil’e üç farklı yönden saldırmaya başlamıştı.

Bu sırada da Afganistan’ın batısında, İran sınırına yakın Herat bölgesinde de İsmail Han ile savaşan Taliban, burada gerilemeler yaşadı. 1995 yılının Eylül ayında Taliban, karşı saldırı ile Herat’ı ele geçirirken, İsmail Han İran’a kaçmak zorunda kaldı. Ahmed Şah Mesud ise Raşid Dostum ile beraber kuzeyde mücadele ederken, asıl tehdidin güneyden geldiğini fark etmişti. Taliban ile sorun yaşayan Hazaralar, Kerim Halili liderliğinde Hizb-i Vahdet çatısı altında Rabbani hükümeti güçlerine katıldı. Ancak 1996 yılının Eylül ayında Şah Mesud, Taliban’ın şehre girmesi ile Kabil’den ayrıldı.. Ardından Şah Mesud’un peşine düşerek kuzeye ilerleyen Taliban ile Şah Mesud ve Raşid Dostum’un birlikleri arasında çatışmalar yaşandı. Ancak Raşid Dostum’un yardımcısı Melih Pehlivan’ın Mezar-ı Şerif’te Taliban safına geçmesiyle şehir, 1996 yılının Mayıs ayında grubun eline geçti.

Bu şehrin diğerlerinden farkı ise Türkmen, Özbek, Tacik gibi etnik unsurlar çok sayıda barındırmasıydı. Taliban, Mezar-ı Şerif’teki Hazaralar ve Özbekleri silahsızlandırmak istemesi üzerine Melik Pehlivan’ın önderliğinde şehirde Taliban’a karşı çatışmalar başladı. Raşid Dostum’un Türkiye’ye gitmesinin ardından 1997 yılının Haziran ayında Ahmed Şah Mesud, Kerim Halili ve Melik Pehlivan öncülüğünde Kuzey İttifakı adıyla bilinen Afganistan Birleşik İslami Kurtuluş Cephesi kuruldu.  Bu ittifaka daha sonra Raşid Dostum, İsmail Han ve Hacı Abdül Kadir gibi liderler de katıldılar.24 Saikal, A. (2004). Modern Afghanistan: A History of Struggle and Survival. Londra, I.B.Tauris, syf. 229

1997 yılı Kuzey İttifakı için kötü geçiyordu. Hazara Şiileri ile Dostum’un Özbek güçleri birbirleriyle çatışıyorlardı. Ayrıca Hizb-i Vahdet içerisindeki gruplarda ayrılıklar baş gösteriyordu. Rusya, Özbek ve Şiilerin arasını düzeltmeye çalışırken, İran, Hizb-i Vahdet’i yekpare halde tutmaya çalışıyordu. Tam da bu sırada Ahmed Şah Mesud, Tahran’a giderek Kuzey İttifakı’nın parçalanmasını önlemek için yardım istedi. Taliban ise kış aylarında yaşanan bu çatışmaları sadece izliyordu.

1998 yılının ortalarında Rusya ve İran, Kuzey İttifakı’na yardım ederlerken, Suudi Arabistan ve Pakistan ise Taliban’a destek sağlıyordu.25 Afghanistan a modern history, Angelo Rasanayagam, 2003, 154-157 Aynı yıl içinde Melik, Taliban’a karşı kuzeyde yenilgiler yaşayınca İran’a kaçtı ve yerini Dostum aldı. Bu evrede Dostum güçleri Taliban’a karşı kısmi bir ilerleme sağladı. 1998 yılının sonbaharında Hazara güçlerinin Taliban karşısında kaybetmeye başlamasıyla Kerim Halili Moskova, Tahran, Yeni Delhi ve Ankara’ya ziyaretler düzenleyerek yardım talep etti. 1999 yılına kadar kuzey ve kuzeydoğu bölgelerinde Şah Mesud ve Dostum ile savaşan Taliban, ülkenin yüzde 90’ının kontrol ediyor vaziyetteydi. Kuzey İttifakı ise Tacikistan sınırındaki küçük bir alanı ve Şah Mesud’un doğduğu yer olan Pençşir Vadisi’ndeydi.26 Rasanayagam, a.g.e., 280-285

Bin Ladin ve sonrası

1996 yılının Mayıs ayında el Kaide lideri Usame bin Ladin, Afganistan’ın Celalabad şehrine gitti. Burada kendisini Hizb-i İslam lideri Yunus Halis karşıladı. Burhaneddin Rabbani ve Gülbiddin Hikmetyar’ın Bin Ladin’in dönüşüne onay vermelerine ve diğer Afgan mücahitlerin kendisini ağırlamak istemesine karşın Ladin, Yunus Halis’in yanında kaldı. Bunun sebebi ise Yunus Halis’in iç savaşa dahil olmamasından kaynaklanıyordu.27 Scheuer, M., Osama Bin Laden. Oxford University Press, s. 105 Bin Ladin, Celalabad’a gittiği dönemde şehir, Taliban’ın kontrolünde değildi. Aynı yılın Temmuz ayında Taliban şehri aldığı zaman Bin Ladin ile Taliban yetkilileri arasında bir görüşme gerçekleşti. Bu görüşme sonucunda Taliban, Bin Ladin’i koruyacağına söz verdi.28 Scheuer, age s. 106

1998 yılında El Kaide, Afrika’daki Amerikan büyükelçiliklerine saldırılarını gerçekleştirdi. Bu saldırılara cevap olarak da Amerika, Afganistan’daki el Kaide noktalarına hava saldırıları düzenledi.29 https://edition.cnn.com/2013/10/06/world/africa/africa-embassy-bombings-fast-facts/index.html Amerika’nın Taliban’a el Kaide ile baskıları sürerken, Bin Ladin, Taliban’ın en büyük rakibi Ahmed Şah Mesud’u öldürmek için hazırlandığı iddia edildi. Bu hamle ile El Kaide’nin, Şah Mesud’un ölümüyle Kuzey İttifakı’nı zayıflatıp, Taliban’ın önünü açmak istediği öne sürüldü. 9 Eylül 2001’de bombalı saldırı ile Ahmet Şah Mesud öldürüldü.

Bu saldırıdan sadece 2 gün sonra 11 Eylül 2001’de New York’taki ikiz kulelere sadırılar gerçekleştirdi.30 Scheuer, a.g.e., 127-128 Saldırılardan bir ay sonra Amerika, ‘Kalıcı Özgürlük Operasyonu’nu başlatarak, 7 Ekim 2001’de Afganistan’a hava saldırıları düzenledi. Ülke içerisinde ise Kuzey İttifakı ile Taliban’a karşı mücadele verdi. Beş ay süren operasyon neticesinde Taliban’ın ülkedeki operasyonel gücü minimum seviyeye düşürüldü.31 Joseph J. Collins, Understanding war in Afghanistan, syf 46-47, National Defense University Press Washington, D.C. 2011

11 Eylül sonrası yerelleşme ve Şuralar

Taliban’ın liderliğinin çoğu Kandahar şehrinin dışındaki çevre köylerde doğup, büyüdü. Sosyal hayat ve eğitimin oldukça kısıtlı olduğu bölgede genelde tarımla uğraşılıyor. Kandahar ve çevresinde yer alan Popalzay, Alikuzay ve Barakzay gibi Peştun aşiretleri kırsal bölgede oldukça etkinlerdi. Komünist hükümetin, bölgedeki aşiret liderlerini hedef almasıyla yapılan cihad çağrılarına ek olarak bölgedeki medreselerin çok sayıda olmasıyla dini liderlerin güçlenmesi sonucunu doğurdu. Sovyetler Birliği’ne karşı Kandahar bölgesinde savaşan ve daha sonraları Taliban’ı kuracak savaşçılar, dine sıkı sıkıya bağlı olarak savaştılar. Taliban’ın ortaya çıkmasında dine olan bu bağlılık etkendi. Zira din adamı olarak yetişen öğrenciler, ülkeyi anarşi ortamından, İslam ile yönetilen bir duruma getirmeyi kendi tasarruflarında görüyorlardı.32 Peter Bergen – Katherine Tiedemann, Talibanistan: Negotiating the Borders Between Terror, Politics, and Religion, syf 5-8

2001 yılında Taliban, Afganistan’daki hakimiyetini kaybedince yerelleşen güçleri şuralar yönetmeye başladı. Ketta Şurası, Rehberi Şurası’nın (Taliban Yönetimi) kısaltılmışıdır; komisyonlar, ofisler ve silahlı gruplar, Ketta Şurası’nın emri altında görevlerini icra ederler. Bu şuranın alt birimleri yani bölgesel şuralar bulunmaktadır. Miran Şah Şurası; Kuzey Veziristan’daki Miran Şah’ta bulunur ve Hakkani Ağı’ndan oluşur. Peşaver Şurası; Doğulu aşiretlerden oluşan küçük birliklerden oluşur. 33 Afghanistan: Taliban’s organization and structure, Dr. Antonio Giustozzi, s. 5-9, Landinfo 2017

Ketta Şurası’nın yönetimini tanıyan halihazırda iki şura mevcut ve bu şuralar çeşitli bölgelerden sorumlular. Miran Şah Şurası, Paktiya ve Lugar bölgelerinde yönetimdeyken, Kabil ve Doğu Afganistan (Nangerhar, Lağman, Kunar ve Nuristan) bölgelerinde ise Peşaver Şurası bölge komutanlığı olarak operasyonlarını icra ediyor. Ülkenin geri kalan bölgelerinden ise Ketta Şurası sorumlu.

Kuzey Şurası; Karargâhı Bedehşan’da bulunan şura, 2015’in sonlarında Peşaver Şurası üzerinden şekillendi. Baryal Mahaz, Cundullah Mahaz ve Habibullah Mahaz adlı 3 büyük oluşumu kapsıyor.

Meşhed Şurası; Merkezi, İran’ın doğusundaki Meşhed’te bulunmaktadır.34 Iran’s Shifting Afghan Alliances Don’t Fit Easy Narratives, https://foreignpolicy.com/2020/02/18/suleimani-war-quds-iran-shifting-afghan-alliances-dont-fit-easy-narratives/ Bu şuranın büyük bir merkezi gücü olmakla birlikte kademeli olarak merkez güce ilave olan özerk yapıya sahip bazı oluşumlara sahiptir. Taliban lideri Haybetullah Ahunzade’nin cephesi de bu şuraya dahildir. Bu şura, Taliban karşıtları tarafından yapılan yorumlarda ‘ofis’ olarak tanımlanıyor zira Ketta Şurası, 2011’de Meşhed Şurası’nı bölgesel komutanlık olarak kurmuştu. 2016 yılında Abdül Kayyum Zakir ve cephesi, Meşhed Şurası’nı terk ederek, Pakistan’a gitti. Meşhed Şurası, ülkenin batısındaki Herat, Badğis, Gor, Nimruz ve Ferah’ta hakimiyet ilan ederken, operasyonlarına güneye, Helmend, Kandahar, Zabul ve Gazne ile Faryab, Cuzcan ve Kunduz bölgelerine de genişletiyor.

Resül Şurası; İslam Emirliği Yüksek Konseyi. Ferah’ta bulunan bu şura, Ketta Şurası’na muhalif haldedir. Ketta Şurası’ndan ayrılan Ubeydullah İşakzay ve Abdül Kayyum Zakir ile de ittifak halindedir. Resül Şurası, bütün Afganistan üzerinde hakimiyet iddia ediyor. Ancak Ubeydullah ve Zakir’in ekiplerinin olduğu batı ve güney bölgelerinde aktif.  35 Giustozzi, s. 6-7

Kuzey Şurası, Peşaver Şurası’ndaki çeşitli gruplardan oluşan bir koalisyon halindeyken Miran Şah Şurası, sadece Hakkani Ağı’ndan oluşan bağdaşık bir şura. Hakkanı Ağı, içteki tutarlılık ve disiplinle yıllar içerisinde güçlü bir iktidar kurdu.

Amerika ve ardından uluslararası koalisyonun Afganistan’daki operasyonları nedeniyle halihazırda sosyolojik bir tabana sahip olduğu için Taliban yerelleşerek küçüldü. Uzun bir dönem şuraları ve bu şuralara bağlı gevşek ağ örgütlenmeleri ile ABD’ye karşı operasyonları koordine eden Taliban’ın bu yapısı siyasi ve askeri olduğu kadar istihbarat paylaşımı da yapıyorlar. Ne var ki şuralar arasında tam bir uzlaşma yok.

Kuzey Şurası, Ketta ve Meşhed Şuraları ile kesintili olarak iş birliği içerisindeyken, Resül Şurası ile ilişkilerini sürdürüyor. Meşhed Şurası, 2016 yılında Ketta Şurası ile koordineli olarak çalışmayı başladı. Ancak Taliban’ın lideri Heybetullah Ahunzade’nin İran’a gitmesiyle bu iş birliği durdu, Resül Şurası, Ubeydullah ve Zakir cepheleriyle iş birliği içerisinde.

Taliban’ın medya işlerini yürüten enformasyon ofisi ise sadece Ketta Şurası’na bağlı olarak çalışıyor. Ofis, Miran Şah, Peşaver, Kuzey ve Meşhed şuralarına dair faaliyetleri servis etse de Resül Şurası’na dair herhangi bir yayında bulunmuyor.36 Giustozzi, s.11

25 Haziran 2020 0 Yorum
1 FacebookTwitterWhatsappEmail

Son Yazılar

  • An Accidental Operation: The Death of Abu Hassan
  • Suriye’nin kuzeyinde küçük çaplı bir askeri operasyon için Türkiye ve Rusya görüşüyor
  • YPG and PKK: are you looking closely?
  • Ukrayna’daki Rus ordusuna dair bir değerlendirme ve Çin’in çıkardığı altın ders
  • Alleged Drug Raid in Afrin

Son Gönderiler

  • An Accidental Operation: The Death of Abu Hassan

    2 Aralık 2022
  • Suriye’nin kuzeyinde küçük çaplı bir askeri operasyon için Türkiye ve Rusya görüşüyor

    27 Kasım 2022
  • YPG and PKK: are you looking closely?

    19 Kasım 2022

Kategoriler

  • Genel (73)
  • Haber (173)
  • Twitter
Footer Logo

@2021 - All Right Reserved. actafabula.net